Antalyaspor tarihi boyunca yaşadığım süreç içindeki hiç azımsanmayacak olguya göre böyle bir hezimet ne görüldü ne duyuldu. Hatayspor maçı hava muhalefeti nedeniyle ertelendi, sonraki günde maçın başlamasıyla birlikte havanın etkisi maça yansıdı. Ne oyun olarak, ne de fiziksel olarak sahada kırmızı formalı yoktu. Maç sadece beyaz formalıların golleriyle sonuçlandı.
Antalyaspor’da gençleşme operasyonuyla Ersun Yanal takımın başına getirildi ama sahada misyonunu tamamlamış oyunculardan oluşuyor. Sözüm ona fırsat verilen gençler de Antalyaspor’da bir türlü kendilerini parlatamıyor. Hal böyle olunca böyle hızlı bir rakibe karşı takım olarak hezimetin zirvesi yaşanıyor.
Devre arasında ne olacağını kestirmeye gerek yok ya ceketi asıp bırakmak gerekir ya da kulübün başına coşkulu ve futboldan anlayan birini atamak elzemdir. Yönetimin genç olması demek ki futboldan anlayan veya daha kurumsal yönetilmesi ya da başarıyı kovalayacağı anlamına gelmiyormuş. Takımın genel ve özel performansına göz atıldığında evdeki hesap çarşıya uymadı.
Oyuncular açısından takımın gidişatı hiç önemli değil. Maçtan sonra Podolski hezimeti takım adına üstleniyor ama ruh yok, geleceğe yönelik umuda dair herhangi emare yok. Antalyaspor’da hangi oyuncunun isteği var ki takım olarak çıkış yakalansın.
Taraftarsız maçların gidişatı Antalyaspor açısından hiç de iyi olmadı. Ama burada temel sorun kulübün herhangi bir reaksiyon göstermemesinden kaynaklanıyor. Kulüpte herkes pandemi bahanesiyle o kadar rahat ki yöneticilerden bir tane açıklama gelmedi. Ama rakipte veya hakemlerde herhangi olumsuzluk görülsün hemen hak arayış yöntemlerinde vakit kaybetmeden açıklama yapılıyor. Antalyaspor’un âli menfaatleri sadece dış kamuoyunda değil, iç kamuoyu da göz ardı edilemez.
Antalyaspor açısından 2020 yılı kabus sezonu son maçla birlikte tescillendi. Bu işe imza atanlar ne yazık ki kamuoyunun güvendiği isimlerden oluşuyor. Burada bir beceriksizlik varsa bunun sorumluları bellidir yapılması gerekenleri de kendileri çok iyi bilmektedir.
Sporla kalın.