Sevgili Mustafa Akaydın hocam, kalabalığı görünce dayanamıyor..
Bir açıyor ağzını, susturabilene aşk olsun..
İşin garip yanı, “ağzından çıkanı kulağı da duymuyor”..

Bakın şimdi..
Önceki gün iş adamları, iş kadınları, akademisyen ve sanatçılardan oluşan Antalya Kahvaltı Grubu’nun konuğu oldu..
Kalabalığı gördü ya, başladı sallamaya..
Batı Çevreyolu’nun, Çevre Yolu’na (Gazi bulvarı) yapılacak katlı kavşakların ve Konyaaltı sahilinde yıkılan büfelerin seçimler öncesi siyasete kurban edildiğini söyledi..
Kendisi sütten çıkmış ak kaşık ya..
Bunları söylerken de (doğal olarak) hükümeti suçladı..

Soruyorum..
Profesör Doktor Mustafa Akaydın şu an hangi görevde?
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı..
Şikayetçi olduğu ya da tepki gösterdiği o 3 alan nerede?
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yetki alanında..
Sözünü ettiği bu 3 konuya da “müdahil” olabilir miydi?
Evet..
Bir “icranın başı” yetkili olduğu alanda “şikayetçi” pozisyonuna düşüyorsa, bu neyi gösterir?
O kişinin acizliğini, beceriksizliğini ve dirayetsizliğini.. (Veya çekemezliğini..)

Sormaya devam..
Batı Çevreyolu konusunda şikayet etmeye hakkı var mı?
“Tek çözüm kamulaştırma” sözüne inanıyor musunuz?
Bu konuda CHP’li Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, 2009’daki seçimin ardından yaptığımız konuşmada, ben o 1800 metrelik alanın sorununu çözdüm, ama Hoca buna yanaşmıyor” demişti..
Sizce hangisi doğru söylüyor?
Bugüne kadar 100. Yıl’a yapılacak stadyum ve Ankart’la başlayan, 4.5 yıldır da süren “sorunları çözmeme, hatta sorun yaratma” tavrı gösteren Akaydın, hala aynı tavrında ısrar ediyor..
Antalya’yı işte bu kadar düşünüyor(!) bu adam..

Aktaydın’ın, Gazi Bulvarı üzerinde yapılacak katlı kavşaklara karşı gelmesinin nedenini hiç düşündünüz mü?
Menderes Türel’in seçildiği ilk yıl, 100. Yıl güzergahına yaptığı kavşakları bile kapatmaya kalkmakla kalmadı, bugüne kadar ne bir yol ne de bir kavşak bile üretemedi..
Üstelik..
Vali ve bütün STK başkanlarının ısrarla “Antalya’nın en büyük sorunu kent içi ulaşım” demesine rağmen, “Antalya’da trafik sorunu yok” diyecek kadar körleşti..
“Var” dese, “öyleyse gereğini yap” denmesinden korktu..
İşi yaramayan “Akıllı Trafik Sistemi” ile hem milletin gözünü boyadı, hem de parasını boşa harcadı..
Şimdi bu beceriksizliğini ve Türel çekemezliğini, “Viyadüklü çözüm kent estetiği açısından çok yanlıştır” gibi saçmasapan bir düşünenin arkasına gizlemeye çalışıyor..

Konyaaltı sahiline gelince..
Dünyanın en güzel sahillerinden biri için, Antalya’ya yakışır dünyaya örnek bir proje yapmayı beceremez isen, birileri gelir bunu elinden alır..
Akaydın, o sahile sahip çıkamadı..
Elden gidince de, “elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi” ağlıyor, şikayet ediyor..

Dediğim gibi..
Akaydın kalabalığı görünce başlıyor sallamaya..
Tamam, o sallıyor da, dinleyenler bu saçmalıkları niye dinliyor, aralarında buna gerçekten inanan var mı çok merak ediyorum..
Ya da içlerinden biri çıkıp, “Yahu başkanım, sen icranın başısın.. Şikayetçi olmaya utanmıyor musun” demiyor mu acaba?
Beyler..
Aman dikkat, “başka Antalya yok”..


NOT:
Akaydın hocanın bana dava açtığı 3 yazımı ve mahkeme sonuçlarını önümüzdeki hafta başından itibaren tek tek anlatacağım.. O dava konusu yapılan üç yazıyı da sizlere yeniden aktaracağım.. Eminim ilginizi çekecektir..
ÖZÜR:
Dünkü yazımda CHP’nin belediye başkan adaylığı için adı geçenlerin arasında Süleyman Evcilmen’i (bir beyin şartlanması sonucu) Süleyman Demirel olarak yazmışım.. Demirel’i “Evcilmen” olarak düzeltir, sizlerden bu hatam nedeniyle özür dilerim..