Geçtiğimiz günlerde küçük kızım: "Baba, televizyonda gördüm. Eskiden telefon rehberi varmış, onda bütün telefon numaraları yazıyormuş. Şimdi neden yok?" diye sormuştu.

Ona teknolojinin hızla geliştiğini ne kadar anlatsam da ne eskiden evimize bağlatmak için en az bir yıl sıra beklediğimiz ev telefonlarını anlatabildim, ne de sokakta arama yapmak için kuyrukta beklediğimiz jetonlu telefonları… Yirmi sene öncesine kadar çok yaygın kullanılan teknolojilerin şimdi kulaklara Graham Bell'in ilk telefonu kadar komik gelmesi ne kadar ilginç değil mi?

Teknolojiyi çok hızlı tüketmemizin temel sebebi teknolojik yeniliklere aç olmamızın ötesinde hızlı tüketim kültürüne yönlendirilmemiz, hem de teknoloji devleri tarafından! Üstelik bu tüketim kültürü sadece cihazlarla sınırlı değil. Web 2.0 olarak bilinen ikinci kuşak İnternet uygulamaları, yani sosyal medyanın iletişim kültürümüzü akıl almaz bir şekilde değiştirmesinin temelinde de İnternet'i son 20 yılda hızla tüketmemiz yatıyor.

Temel İnternet fonksiyonlarından olan e-posta artık gençler tarafından sadece sosyal ağlara kayıt olurken kullanılıp zamanla şifresi unutulan bir araç olmanın ötesine geçemiyor. Eskiden sıkça kullanılan sohbet odaları ve MSN gibi sohbet yazılımları bile son on yıl içinde sosyal ağlara ve WhatsApp gibi mobil uygulamalara teslim oldular.

Mobil iletişim araçlarının bir parçası haline gelen sosyal ağlar zamanla mikro düzeyde çeşitlenmeye başladılar. Bunun temelinde de insanların daha spesifik ağlarda paylaşım isteği yatıyordu. Özellikle gençlerin başta ailelerinden daha uzak platformları tercih etme isteğinin yanı sıra insanların farklı ilgi gruplarıyla farklı paylaşımlarda bulunma isteği bu çeşitlenmelerin önemli sebepleri arasında.

"Sosyal ağlar nereye doğru gidiyor?" sorusunun cevabı aslında çok açık. Son dönemde Apple başta olmak üzere teknoloji devlerinin tümü giyilebilir teknolojilere inanılmaz oranda yatırım yapıyorlar. Samsung ve Apple’ın akıllı saatleri ve Google'ın akıllı gözlüğünün yanı sıra Adidas'ın akıllı ayakkabı projesi hep bu alanda göze çarpan başlıca çalışmalardan. İleride kıyafetler üzerine yerleştiren bu ürünler zamanla kıyafetlere tamamen entegre edildiğinde genç kuşaklar şu soruyu soracak: "Eskiden sosyal ağlara o kocaman bilgisayarların önünde oturarak mı giriyordunuz gerçekten?"

Bundan sonra neler olacak derseniz, bir adım ötesini tahmin etmek hiç de zor değil. Son yıllarda bazı ülkelerde şimdilik sadece kişilerin sağlık kayıtlarının takibi amacıyla test edilen mikroçipler ya da RFID teknolojileri insanların derilerinin altına (ya da ilerleyen zamanlarda sinir sistemlerine) entegre edilebildiğinde vücut fonksiyonları online takip ve tedavi edilebilecek, düşünce ve hareket gibi davranışlar online olarak desteklenebilecek.

Örneğin Google'ın çeviri motoru sayesinde düşüncelerinizi Çince ifade edebilmek şu an için bilim kurgu gibi gelse de insan sinir sistemine böyle bir desteğin entegrasyonu bana göre Google'ın çeviri becerilerini iyileştirme ihtimalinden daha yüksek :)

Sevgiyle Kalın!