Babamı, büyükbabamı, halamı ve daha birçok yakınımı kalp krizinden dolayı kaybettim.
Yani ben de potansiyel kalp hastasıyım.
Doktor fazla heyecanlanmam gerektiği konusunda beni uyardı.
Ancak bu uyarıya zaman zaman kulak asmıyorum. Tıpkı cumartesi günkü Fenerbahçe maçında olduğu gibi. Antalyaspor’u bu zorlu karşılaşmada yalnız bırakamazdım. Bu nedenle Şükrü Saraçoğlu Stadı’ndaki yerimi aldım.
Okul yıllarında zayıf olan ve bir türlü kafamın almadığı matematik dersim Antalyaspor sayesinde düzeldi. Resmen yaptığımız hesap kitaplardan dolayı matematik profesörü kesildik.
Acaba Antalyaspor puan alıp ligde kalacak mıydı? Samsunspor sahasında gelip mi gelecekti? Kısacası bir yığın hesap kitap. İşte böyle bir ortamda başlayan karşılaşmalar tek kelimeyle nefesleri esti. Her saniyesini soluk soluğa, büyük heyecan içinde, kah ayakta, kah oturarak izlediğimiz maçın yanı sıra kulaklarımız da Samsun’daydı.
Zaman zaman sürenin durduğu, zaman zaman da su gibi aktığı 90 dakikanın son düdüğü çaldığında gülen taraf Antalyaspor oldu.
Evet, bir sezonu daha geride bıraktık. Sezon başında belirttiğimiz gibi takım ligde kaldı. Bu başarı sayılmamalı elbet. Ancak başarısızlık da sayılmamalı.
Zaman kaybetmeden herkes şapkasını önüne koymalı. Birkaç yıldır Antalyalılara kan kusturan futbol takımının yeni sezonda daha güçlü kılınması için yetkili ve etkili kişilere bundan böyle büyük iş düşecek.
Özetle bütün Türkiye’nin nefesini tutarak izlediği bu maçlardan sonra kalpten gitmediysem bundan sonra ölümümün kalpten olmayacak artık.