Hatırlıyor musunuz?
Kaset olayından sonra Deniz Baykal istifa etmiş, CHP’nin başına geçecek isimler tartışılıyordu..
Kemal Kılıçdaroğlu’na - bir cenaze töreni dahil- en az 3-4 yerde mikrofon uzattı gazeteciler..
“Genel Başkanlık için aday mısınız” diye sordular..
Hepsinde de “kesinlikle aday değilim” cevabını verdi..
Ama..
Aradan 24 saat geçmeden, “CHP Genel Başkanlığı’na aday olduğunu” açıkladı..
Bu “ani dönüş” CHP’liler başta olmak üzere, herkesi şaşırtmıştı..
…
Hatırlıyor musunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu, Londra havaalanında partisinin Türkiye’deki durumunu değerlendirmesini isteyen gazetecilere, “Her yerde gayet iyi gidiyoruz, bir tek Antalya’da biraz düşüş var” demiş, yine herkesi şaşırtmıştı..
Bu “Antalya değerlendirmesi”ni önce Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın gerektiği gibi hizmet vermemesine bağlayanlar oldu..
Deniz Baykal faktörü nedeniyle, “Başkan adaylarını Baykal belirlemişti, aslında üstü kapalı olarak Baykal’ı eleştiriyor” diyenler oldu..
Daha sonra bu eleştiriler, Antalya’da Büyükşehir Başkanı ile teşkilatın, hatta eski genel başkan Deniz Baykal ve onra biat eden milletvekillerinin çatışmasına neden olmuştu..
Buna rağmen..
Kılıçdaroğlu “Antalya’dan çok memnun olduğunu” söyleyip, herkesi bir daha şaşırtmıştı..
…
Hatırlıyor musunuz?
Kılıçdaroğlu 2-3 hafta önce Antalya’ya geldiğinde, “Antalya Büyükşehir Başkanımız Mustafa Akaydın, önümüzdeki yerel seçimlerde yeniden Büyükşehir adayımızdır” anlamına gelecek açıklamalarda bulunarak, yine herkesi şaşırttı..
Seçimlere 1 yıldan fazla bir zaman varken, birkaç yerde birden yaptığı bu tür açıklamalar üzerine ağzı kulaklarına varan Akaydın da taarruza geçti..
Hemen Süleyman Evcilmen ve Muhittin Böcek’e meydan okudu..
“Ben aday adaylığımı bir sene önce açıkladım, hadi bakalım yürekleri varsa çıksın başkaları da açıklasın” dedi..
Kendini “cin” gören Akaydın..
“CHP Genel Başkanlığı’na aday değilim” deyip, 12 saat sonra “adayım” diye ortaya çıkan Kılıçdaroğlu’na bu kadar nasıl güvendi, anlayamadım doğrusu..
Buna da sanırım sadece ben şaştım..
…
Gelelim geçtiğimiz cumartesi gününe..
Kemal Kılıçdaroğlu, “terörde çözüm süreci”ne ilişkin değerlendirmelerde bulunmak üzere milletvekilleriyle bir araya geldi..
TBMM’de basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantıya “Kılıçdaroğlu’nun konuşma yasağı” damgasını vurdu..
Kulislere göre..
Süreç hakkında partide söylem birliği olmasını isteyen Genel Başkan, “Ben ve parti sözcüsü açıklama yapmadan kimse basına konuşmasın” dedi..
Aslında, bence doğrusu da buydu..
Ama..
“Çok sesli” olmakla övünen CHP’liler, bu yasağa şaştı kaldı..
“En demokrat ve çok sesli bir parti olmakla övünüyorduk, oda gitti elimizden.. Ak Parti’den ve MHP’den hiçbir farkımız kalmadı” diyen çok CHP’li var..
…
Evet..
Kemal Kılıçdaroğlu enteresan bir genel başkan..
2 yıl kadar önce bir röportajında, “CHP’nin en temel sorunu bir ideolojisinin olmayışı” demişti..
Bu kadar zaman geçti..
“CHP’nin bir ideolojisi var artık” diyebilir misiniz?
Bunca zaman Kılıçdaroğlu, partisinin “en temel sorunu” ile hiç uğraşmadı..
“Ne şiş yansın ne kebap” misali, partiyi gidişatına bıraktı, aklını fikrini Recep Tayyip Erdoğan’la “laf yarıştırmaya” verdi..
O da, -tıpkı Baykal gibi- “parti küçük olsun ama benim olsun” anlayışını aynen devam ettiriyor..
Bu arada, olan CHP’ye oluyor..
CHP’ye çok yazık oluyor, çok..
Trend Haberler

Antalya çalkalanıyor... Bu nasıl bir malvarlığı?

Antalyalı Vali Ekici, Şırnak’ta destan yazıyor: Antalya’nın gururu

Lüks yaşam, rüşvet, uyuşturucu: Gökhan Böcek soruşturmasında şok tapeler

Antalya Pastacılar Odası Başkanı inti*har etti

Manavgat tarımında sulama için kritik adım

Antalya'da 965 motosiklet trafikten men edildi