Nihayet biz de deniz sezonunu açtık.

Cumartesi günü ilk olarak Konyaaltı Plajı’nda kulaç attık.

Biraz da güneşlendikten sonra rotayı Kepez Belediyesi’nin halkın hizmetine sunduğu Kent Ormanı’na çevirdik.

Gece saat 24:00’de kadar burada ciğerlerimize oksijen çektik.

Ancak gerek plajda gerekse Kent Ormanı’nda gördüğümüz manzara bizi kahretti.

Avrupa’nın çok gerisinde olduğumuza bir kez daha tanık olduk.

Konuşmaya geldiğinde medeniyet ve milliyetçilik konusunda mangalda kül bırakmıyoruz. Ancak bu sadece söylemde kalıyor. Eyleme geçiremiyoruz. Aksine korumamız gereken değerlerimizi kendi ellerimizle yok ediyoruz.

Cumartesi günü ailece denize gittiğimizi yukarıda ifade ettim.

Hani yılda 10 milyonun üzerinde yabancı ve 5 milyona yakın da yerli turist çeken o güzelim denize.

Hani şu Türkiye ekonomisine büyük katkı sunan denize.

Hani birçoğumuzun ekmeğini kazandığı denize.

Yani can damarımız, hazinemiz olan denize.

İşte o güzelim denizi yukarıda da ifade ettiğim gibi adeta kendi elimizle yok etmeye çalışıyoruz.

Cumartesi günü gördüğüm manzara beni gerçekten derinde yaraladı.

Her kalkan tatilci çöpünü oracıkta bıraktı.

Çöpten dolayı da sahil pis koku ve sineklere ev sahipliği yaptı.

Deniz yüzeyinde yüzmeye gelenlerden çok, karpuz, kavun, çekirdek kabuğu, pet şişe, hatta çocuk bezi görmek mümkün. Evet, içinizin acıdığını hissediyorum. Dedim ya bunu yapan bizzat biziz. Yani kendi elimizle kendimizi yok ediyoruz.

Yaşadığımız bu kötü manzaradan sonra serinlemek ve iyi bir akşam geçirmek için Kepez üstündeki Kent Ormanı’na gittik. Yapıldığı günden beri Antalyalıların gözde yerleri arasında üst sıralarda kendine yer bulan bölge her zamanki gibi doluydu. Sadece Antalyalılar değil, Burdur, Isparta, Afyon, Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelen tatilciler de burayı tercih etmişti. Özetle halkın hizmetine sunulan bu bölge tek kelimeyle güzel bir gün geçirenlere ev sahipliği yaptı. Yaptı yapmasına da maalesef burası da biraz önce söz ettiğim deniz manzarasından (!) bir farkı yoktu. Biz piknikçiler gittikten sonra ardımızda yine o artıklarımızı bıraktık. Yine pislik, yine pis koku.

Bazılarınızın, “Büyükşehir ve Kepez Belediyesi ne iş yapar?” dediğini duyar gibiyim. Hemen yanıtlayayım. Koşarak ve büyük bir umutla akın ettiğiniz bu alanları onlar sizin için yaptı. Daha mutlu ve daha güzel yaşayın diye size bu tür alanları yarattı. Tabi ki çöplerinizi de yine onlar temizliyor. Kısacası sosyal belediyeciliğin yanı sıra hizmet konusunda da görevlerini yaptılar, yapıyorlar. Bizim yapmamız gereken ise sadece onlara yardımcı olabilmek. O da sanırım çok zor değil. Yoksa yanılıyor muyum?