Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, sürecin başından beri 16 Nisan’da yapılacak referandum için her konuşmasında, “Mesele memleket meselesi” diyor.

Son derece doğru ve katılmamak mümkün değil.

Yapılacak referandumu böyle görmek, böyle değerlendirmek lazım.

Ancak ne yazık ki toplumun önemli bir bölümü meseleye başka zaviyelerden bakıyor.

Bunun en önemli sebebi ise siyasetçilerin takındığı tutum ve ayrıştırıcı söylemleri…

Referandum polemikleri başladığından bu yana ortaya koydukları gerilimi artırıcı, bölücü, ayrıştırıcı tavır ne yazık ki toplumu da peşinden sürükledi. Bir taraf ‘vatan haini, terörist’ olmakla itham edilirken, diğer tarafa ‘koyun’ denilmesinin esbabı mucibesi budur…

Bundan önce de referandumlar gördüm ama hiç bu kadar gergin bir atmosfere şahit olmamıştım. Bu da beni ürkütüyor. Böylesi dönemlerde bin düşünülüp bir konuşulması gerek. Fakat siyasetçiler bunun tersini yapıyor.

Gerçi son günlerde söylemler biraz yumuşadıysa da, en başında ortaya atılan kıvılcımlar maalesef ülkeyi yangın yerine çevirmiş durumda. Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan yorumlar, paylaşımlar gerginliği her geçen gün biraz daha artırıyor.

Dikkat ederseniz kimse ama hiç kimse içeriği konuşmuyor.

Neye evet, neye hayır dediğini bilen insan sayısı çok az…

Bu da işin vehametini artırıyor…

Oysa Türel’in de sıklıkla vurguladığı gibi mesele gerçekten memleket meselesi…

Dolayısıyla iktidarın da muhalefetin de milleti kutuplaştırmaya, bölmeye iten, geren söylemler yerine sağduyulu söylemleri tercih etmesi gerek. Neticede 16 Nisan’da insanlar sandığa gidip bu ülkenin geleceği adına bir tercihte bulunacak. Anayasa’da yapılması istenen değişikliği oylayacak ki, anayasalar bir ülkenin, bir milletin ortak temel uzlaşı metinleridir. Yani kutuplaşmayı değil, kucaklaşmayı esas almalıdır. Yönetimde istikrar için gerekli olduğu kadar toplumda huzur için de bu zorunludur. Renklerimiz, düşüncelerimiz, kararlarımız farklı olabilir, olmalıdır da. Ama bu farklılıkları zenginliklerimiz olarak kabul etmeliyiz. Bu referanduma ‘evet’ diyecekleri ‘koyun’ diye aşağılayarak veya hayır diyecekleri teröristlerle eş tutarak bunu sağlamamız mümkün değil. Milleti kucaklaştıramazsanız zaten 16 Nisan’da sandıktan çıkacak sonucun da bir önemi olmayacaktır. Bu gerginlik içerisinde hangi sonuç çıkarsa çıksın millet huzuru bulamayacaktır çünkü…

Öyleyse yapılması gereken şey, karşılıklı ithamları, karalamaları bir tarafa bırakıp niçin evet veya niçin hayır denilmesi gerektiğini millete anlatmak olmalıdır.