Bazen çocukluk, bazen gençlik, bazen okul yılları, memleket, anılar, arkadaşlıklar, bazen de tek bir kişi. Herkesin hayatında vardır özlem duyduğu biri ya da özlemi tetikleyecek yaşanmışlıklar, özlenen zamanlar.

Her zaman hayatın içindedir; kış gelir yazı özlersin, sıcakta yağmuru özlersin, yoğunlukta evde dinlenmeyi, evdeyken dışarı çıkmayı, bazen yalnızlığı ya da evini, evdeki çocuğunu, evcil hayvanını. Yaşamla iç içe hep, bazen de içimizde.

Çok yoğunlaşır arada ya çok özlemişsindir ağır gelir, yürek dayanmaz ya da tebessümle hatırlanır, gülümsemeyle karşılanır akla geldikçe. Belki geçmiştir tatlı bir hatıra olarak kalır, belki de süregelen sol yanında bekleyen bir ukdedir. Kendin yaşarsın çoğu zaman, ya da paylaşırsın birileriyle.

Hassaslaşırsın aklına geldikçe, duygusallaşırsın. Derinlerde yaşar ve fırsatını buldukça da sessizliğini bozar. İster acı versin gözyaşına neden olsun isterse tebessüm ettirsin azı çoğu yoktur özlemenin.

Bir şarkı çıkar beklemediğin anda, bakmışsın eşlik ediyorsun farkında olmadan. Aklına gelmek için fırsat kollar ummadığın zamanda, ya da hiç çıkmıyordur aklından. Yağan yağmurun, bir çiçeğin, bir sözcüğün,  gezdiğin yerin, yediğin yemeğin, içtiğin kahvenin içindedir, bekler bir köşede ortaya çıkmayı.

Yalnızlığı sever çoğu zaman, ya da geceleri. Ya suskunlaştırır ya da uykusuz bırakır. Biraz acımasız biraz da kırılgandır aslında. Hatırlanmayı sever ama gelince de kolay değildir göndermek.

Zaman ve mekân kavramına fütursuzca kafa tutan bağımsız bir duygu kısaca.