Televizyonlardaki aşağılayıcı ve hoşgörüsüz yemek yarışmaları, gelinlerin yarıştığı programlarda yarışanların, birbirleriyle ilgili yaptığı insafsız eleştiriler, yine gelin kaynana yarışmalarındaki saygısızca durumlar ve dizilerdeki entrikalarla bezenmiş çarpıklıklar ya da özendirici mafya dizileri ve içerdiği şiddet…
Yarışmalardaki, ödül için birbirini dejenere etmeye çalışan insanlar, genel içeriği hep kuyu kazma, kimin eli kimin cebinde belirsiz olup araya atılmış birkaç temiz insandan oluşan diziler, şiddete her fırsatta karşı çıkan konuşmalar yapıp, mafya dizilerinde yasa dışılığı, sosyopatiyi özendirme hatta meşrulaştırmaya çalışılma gibi çarpıklıkları hep görüyoruz.
Topluma yakışmayan ve normalleştirilmeye çalışılan bu hadsiz programların tek amacı reyting olan ya da hangi amaca hizmet ettikleri belirsiz kanallar acaba keyifle izliyorlar mı kendi programlarını. Bu nasıl bir misyondur ki; saygı, hoşgörü, sevgi, anlayış, güzel ahlak ve nezaket gibi manevi değerleri öngörmek gerekirken bu platform tam tersi bir amacı destekliyor.
Nasıl ki çoğu kanalda mantar gibi türeyen ve işin arsız boyutlara taşındığı sözde evlilik programları; aile ve toplumsal çöküşe neden olduğu nedeniyle kaldırıldıysa, bu tarz programların da kaldırılması kaçınılmaz olmalı.
İzlememek olmamalı bunun çözümü. Hemen hemen her evde artık var olan televizyon, kitlesel bir araçsa neler seyrettiriliyor süzgece alınmalı. Çoğu ebeveynin ve izleyicinin hatta bu konularda sıkça fikirlerine danışılan; avukatlar, psikiyatristler, öğretmenler, emniyet mensupları gibi meslek sahiplerinin bile gençlerin ve çocukların üzerinde olumsuz etki bırakacağı ve bu tarz içeriği olan programların, dizilerin olmaması konusunda hem fikir olduğu söyleşiler yapılıp, diğer taraftan hala devam edilmesi ilginç bir tezat…
2016 yılında yapılan araştırmaya göre Türkiye’nin, televizyon izleme konusunda dünyada ikinci sırada olduğu göz önüne alınırsa, yayın içerikleri bunları denetleyen kurum tarafından daha sıkı gözden geçirilmeli…