Önceki gün Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) ‘Geleneksel Ödül Töreni” vardı.
Başarılı gerçek ve tüzel kişileri teşvik etmek amacıyla en yüksek vergi ödeyenler, en çok döviz kazandırıcı hizmetlerde bulunanlar, SGK’ya en çok prim ödeyenler, Türkiye’nin ilk ve ikinci 500 sanayi kuruluşu arasında yer alanlar ile ATSO’nun özel ödülüne layık görülen kişi ve kuruluşlar onurlandırıldılar.
Öncelikle ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, mükemmel bir konuşma yaptı.
Konulara olan vakıflığı, kendisinden emin gözükmesi ve en önemlisi de, düzgün diksiyonuyla salondakilerin uzun uzun alkışını aldı.
Budak’ın, “Bitmeyen terör, Suriye'deki çatışmaların bölgeye ve Türkiye'ye yayılma riski, bitmeyen siyasi gerginlik ve ekonominin temellerine dönük yapısal reform ihtiyacı nedeniyle tedirginlik yaşıyoruz'' sözleri dikkat çekiciydi.
Konuşmalar zaten haberin içerisinde detaylı şekilde var.
Başkan Budak’ın yanı sıra, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Antalya Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü ödül töreninin konuşmacılarıydı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Japonya'da düzenlenen EXPO'ya devlet bütçesinden 11 milyar dolar ayrıldığını, Türkiye'de ise EXPO'nun yerel kaynaklarla yapılmasının istendiğini ifade etti.
Çıkan yasalarla Büyükşehir belediyelerinin bütçelerinin azaldığının altını çizen Başkan Akaydın, Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin, ''fakir bir belediye'' olduğunu savundu.
Herkes bu konuşmasının ardından Mustafa Akaydın’ı alkışladı.
Ama ben hem şaşırdım, hem de şaşırmadım.
Neden mi?
Öncelikle Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin fakirleşme süreci yerel yönetimler için hazırlanan yeni yasa ile birlikte baş gösterdiyse o yasa daha yürürlüğe girmedi.
Dolayısıyla aslı astarı olmayan bir konuşma tarzı.
Yok.,
Antalya zaten oldum olası fakir bir belediyeydiyse, bir Akaydın çarkı daha.
Mustafa Akaydın kısa ve öz, bir çok katılımcıya göre de yerinde olduğu kadar aynı zamanda çok manidar bir konuşma yaptığı gerekçesiyle uzun süre alkışlandıysa da, Bakan Yazıcı’nın konulara vakıf olmamasına dua etsin.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın mikrofona çıkar çıkmaz, “Ana muhalefet partisi belediye başkanı olduğum için Antalya yereline ilişkin bazı eleştirileri hükümete iletmek istediğimi söylemek istiyorum” sözlerine karşılık.,
Bakan Yazıcı, “Siz ana muhalefet partisinin belediye başkanı değil, Antalya kentinde yaşayan herkesin belediye başkanısınız” demekle yetindi.
Oysa ki.,
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Akaydın’ın yerel seçimler öncesi, “Merak etme hemşerim, Antalya Ankara’dan zengin” naraları atıp, oy avcılığı yaptığını bilmiş olsaydı, eminim ki yüksek siyasi tecrübesiyle o kürsüde Mustafa Akaydın ile yüzlerce kişinin gözleri önünde pinpon topuyla oynar gibi oynardı.
Sen dün, “Antalya Ankara’dan zengin” diyeceksin, bugün de, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin fakir olduğundan bahsedeceksin.
Zengin olarak aldığın belediyeyi fakirleştirdiysen sen fakirleştirdin. ATSO’nun öylesine önemli bir toplantısında bunu itiraf olarak algılamayıp, kürsü siyaseti yaptığı unutanlarca alkışlanan Akaydın, ne yazık ki bir kez daha enkaz edebiyatı yapmaktan geri durmamıştır.
Ve gecenin bana göre en önemli olayına gelince!.
Konuşmalar bitmiş, ödül dağıtım töreni de sona ermiş, kokteyl programına geçilmişti ki, ATSO çalışanlarından birkaç kişi, avuçlarında kartvizit, davetlilere o kartvizitleri dağıtıyordu. Dağıtanlardan birisi hemen arka tarafımda bulunan Giray Parlak’ın yanına gelip, kulağına bir şeyler fısıldadı ki, meraktan çaldırdım!..
Kartvizitten bir tane ben de aldım, Giray Parlak’ın kartviziti olduğunu gördüm. Titri olarak da ATSO Başkan Yardımcısı yazıyordu.
Hayrola.,
Çetin Osman Budak siyasete Giray Parlak da onun yerine ATSO başkanlığına mı soyunuyor da, ödül töreni akşamı herkese kartvizit dağıtılma gereği duyuldu ki?