Önce gün Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’le birlikte Şırnak ve Cizre’deydik..
Niye oradaydık?
“Bir gönül köprüsü kurmak” için..
Bunun ne anlama geldiğini kaçınız biliyor, bilmiyorum..
Ama, -siyasi görüşü, konumu, kökeni ne olursa olsun- bunu anlayan hiçbir insan, “Antalya’da dünya kadar sorun varken, Antalya belediye başkanının Şırnak’ta işi ne” demez, diyemez..
Niye diyemez?
Bugün, işte bunu anlatacağım..
…
KELEBEK ETKİSİ VE HUZUR
“Kelebek etkisi”ni sanırım biliyorsunuz..
En kısa tanımla, “küçük bir durumun beklenmeyen, hesaplanamayan, önceden bilinemeyen, öngörülemeyen ve çok büyük boyutlarına ulaşabilen, hatta etkisi sürekli artabilen durumlar için kullanılan bir terim..
Örneğin; küçük bir kıvılcımın yaratacağı ve yarattığı büyük yangınlar veya sürü psikolojisini iyi kullanan birinin bir sözü ya da hareketiyle ortalığın kan gölüne dönmesi gibi..
Çokça yaşadığımız olaylar bunlar..
…
Dönelim Şırnak’a..
Şırnak ve özellikle Cizre, 10 ay öncesine kadar Türkiye’de 40 yıldır süren PKK terörünün merkeziydi..
Yani, Türkiye’de huzuru bozan, huzur gelmesini engelleyen kargaşanın başlangıç noktası..
Özellikle Cizre için , “Türkiye’deki Kandil” benzetmesi yapılıyordu..
Buradan başlayan ve ülkemizin her yanına dağılan terör olayları bir “kelebek etkisi”nin sonucudur..
Şimdi, aynı kelebek etkisiyle durum tersine çevrilmeye çalışılıyor..
Devlet o yörenin halkına güven ve sevgi verememiş, bunu iyi kullanan teröristler de bölgede bir “korku imparatorluğu” yaratarak halka istediği her şeyi yaptırmış..
Halk da ister istemez “güçlü” olanın yanında yer almış..
Yıllar sonra, “mezhepsel, dinsel ve bölgesel ayrımcılığı” reddeden bir hükümet çıktı..
Batı illerinin belediyeleri ile güneydoğuda özellikle teröristlerin siyasi kanadı olan HDP’li başkanların bulunduğu iller arasında “gönül köprüleri” kurularak önce o bölgede huzuru sağlamak, orada başlayan huzuru da bütün ülkeye yaymak amacıyla kolları sıvadı..
Ve HDP’li başkanlar görevden alınarak yerlerine kayyum atandı..
Bu kayyumlara maddi ve manevi destek olsunlar diye de “danışman başkanlar” atandı..
Bu başkanlar hem kentin imarıyla ilgili, hem de devleti halka sevdirecek hizmet sunma konusunda her türlü desteği sağlamak için yola çıktılar..
Örneğin Denizli Belediyesi Batman’a, Kepez Belediyesi İdil’e, Antalya Büyükşehir Belediyesi de Şırnak’a danışmanlık yapacak, destek olacaklardı..
İşte önceki gün, aylardır yapılan bu çalışmaların sonuçlarını yerinde görmek için Şırnak’a gittik..
…
“BİZ ET VE TIRNAK GİBİYİZ”
Peki ne mi gördük?
Burada Başkan Türel’e kulak vermekte fayda var..
“Bu devleti ayakta tutan büyük millettir..
15 Temmuz akşamında Cizre köprüsünden asker kılığına girmiş 600 FETÖ’cüye o köprüyü dar eden Şırnaklılar, Cizreliler bu milletin beraberliğini bir sene önce Kürdüyle, Türküyle Lazıyla, Çerkeziyle o akşam teyit etmişti..
Bu büyük millet içinde Türk-Kürt ayrışması hiçbir zaman olmamıştır..
Biz et ve tırnak gibiyiz, aslında budur bizim gücümüz..
Biz farklılıkları bir zenginlik olarak görürken, birileri bölme parçalama senaryoları için kullandı..
Ama, artık bu senaryolar halkımızı kandırmaya yetmiyor..
Şırnak’ta 16 Nisan referandumunda yüzde 46’lık ‘evet’ oyu çıktı..
Bu herkese çok önemli bir mesajdır..
Bu cumhurbaşkanımızın, başbakanımızın ortaya koyduğu politikaların zamanla toplumsal teyidini gösteriyor..
Terör örgütü artık dağa gönderecek gençleri bulamıyor..
Kürt halkının PKK sempatisi yüzde 75’lerdeyken, artık yüzde 25’lere düşmüş durumda..
Çok iyi bir noktaya gidiyoruz..
Burada kurmaya çalıştığımız kardeş ilişkisi sadece Şırnak’ın su sorununu çözmeye yönelik değildir..
Bu vesileyle dostluğumuzu, kardeşliği pekiştirmek, birlik beraberliği ortaya koymaktır, huzuru önce bu bölgede tesis etmektir..
Bu bölgede huzur olursa, Antalya’da da huzur olur, Türkiye’nin her tarafında da..
Burada huzursuzluk olursa, Antalya’da da huzursuzluk olur, Türkiye’nin her tarafında da..”
…
“Kelebek etkisi”ni anlayabildiniz mi?
…
İÇ İÇE OLMAYI İSTİYORLAR
Önceki günkü seyahatimizde Şırnak ve Cizre halkıyla, esnafıyla, hatta çocuklarıyla konuştuk, dertleştik..
Biz sorduk, onlar sordu..
Gördük ki, hepsi de tam bir “Anadolu insanı” yapısına sahip..
Saygılı, terbiyeli, sevgi dolu, misafirperver..
Kimin yanına gitsek, bir şey ikram etmeden bırakmak istemiyordu..
Arkadaşımız Ahmet Dökdök’ün yaşadığı şu olay ise, sanırım işin özetidir;
Bir vitrine bakarken, arkasında sohbet eden 4-5 kent sakini, “hah işte böyle olmalı” demiş..
Dökdök, dönüp, “bana mı söylüyorsunuz” diye sorunca, “evet sizin için söyledik, işte böyle asker-polis olmadan halklar birbiriyle iç içe olabilmeliler” demişler..
Bu da gösteriyor ki; Kürtlerin Türk’lerle bir sorunu yok..
İhtiyaçları olan tek şey, devletin gücünü arkalarında hissetmek ve kökeni ne olursa olsun bütün insanlarla iç içe olabilmek..
…
BUNU HERKES SÖYLEMELİ
Terörün/huzursuzluğun merkezi olarak gösterilen Şırnak ve Cizre’nin “gönül köprüleri” kurulduktan sonraki manzarası işte böyle..
“İçimizdeki hainler temizlendikçe, her şey daha güzel olacak” diyorlar..
Bunu herkes dediği anda, bütün dünya üstüne gelse BU ÜLKEYİ yıkamaz..