Cumhuriyet’in ilanı, “bağımsız Türkiye’nin ilanı” değil miydi?

Peki, bu bağımsızlık kaç yıl sürdü?

16 yıl..

Atatürk’ün vefatından sonra her şey değişti..

“Bağımsızlık” sadece kağıt üzerinde kaldı..

Dış siyasetimizi, iç siyasetimizi, ekonomimizi, para ve tarım-maden politikalarımızı İngiltere ve ABD’ye teslim ettik..

Bugün, “yeniden bir Kurtuluş Savaşı” veriyor ülkemiz..

Ama..

Atatürk’ün ölümünden sonra ülkeyi ABD’nin kucağına atanlar, bugün “bu savaş verilmesin” diye her türlü entrikayı devreye sokuyor..

Bu arada, milletle de “algı operasyonları” ile canının istediği gibi oynuyor..

PARAYI VE ÇIKARI TAKİP ET

Kim mi bunlar?

“Kriminal” bir deyiş vardır..

“Suçluya ulaşmak istiyorsan parayı (çıkarı) takip et”derler..

Bu ülkeyi, bu ülkenin kaynaklarını ABD’nin kucağına atanların varlığı Cumhuriyet’in ilan edildiği günlere kadar gidiyor..

“Kiremit”le başlayan ve sonra (dayısı sayesinde) alabildiğine zenginleşen, 4 dil bilen Yahudi bir yardımcı sayesinde dünyaya açılan çok iyi bir “ticari zeka”ya sahip olan bir işadamının, iş hayatının devamında birkaç zengin aileyle kurduğu bir “işadamı derneği”, o yıllardan bugünlere kadar siyasi ve ekonomik anlamda bu ülkeyi canının istediği gibi yönetti..

Kendileri zenginleşirken, istedikleri yasaları çıkarttırarak ve medyayı da kullanarak bu ülke halkının hep fakir kalmasını sağladılar..

Çünkü, “halk zenginleşirse, kendi ürettikleri malları tercih etmeyeceklerini” çok iyi biliyorlardı..

Geliri yüksek olmayan halkı, kalitesiz ürünlerle “taksit taksit” yoldular hep..

Şimdi de aynı durumu korumak için onlar da büyük bir savaş veriyor..

(Not: Aynı işadamı grubunun bir adamı da bu ülkenin Başbakanı’nı “pijama” ile karşılamıştı, hatırlayın..)

BU SLOGAN BİTTİ ARTIK

Bu işadamı grubu “kamu bankalarını” (eskiden olduğu gibi) istediği gibi kullanamayınca, Ak Parti’ye karşı büyük bir savaş açtı..

Çünkü, Ak Parti iktidarından sonra Anadolu’dan zenginler türemesi, bu işadamı grubunun işine gelmedi..

Eskiden siyasetçilerin sloganı, “İstanbul’u memnun et, Türkiye’yi yönet” idi..

Şimdi bu slogan artık pek işlemiyor..

Eskiden medya, sadece bu işadamı grubunun kontrolü altındaydı..

Vatandaşa istedikleri mesajı “tek taraflı” olarak istedikleri gibi veriyor ve istedikleri her şeye inandırıyorlardı..

Şimdi bu işadamı grubunun kontrol edemediği farklı medya grupları var artık..

Ve medyada “çok seslilik” aslında yeni yeni başladı..

Bunların hiçbiri işlerine gelmiyor..

Bu nedenle de, “bu ülkeyi sömürmede kendileri için engel gördükleri Recep Tayyip Erdoğan” ve arkadaşlarına karşı inanılmaz bir “kin furyası” yaratmaya çalışıyorlar..

Bunda -zaman zaman- başarılı da oluyorlar..

İşte bugün yaşadığımız kargaşa ve kaos ortamının asıl nedeni bu..

Terör bahane..

Saray bahane..

Bilal ve Sümeyye bahane..

Ayakkabı kutuları bahane..

YENİ BİR “BAĞIMSIZLIK” SAVAŞI

1940’lı yıllardan bu yana IMF ve Dünya Bankası gibi “soğuk savaş askerleri” dünyada birçok ülkeyle birlikte Türkiye’yi de esir aldı..

Daha doğrusu, o ülkelerin belli işadamı grupları ve siyasetçileri de belirleyerek, “kendi çıkarları” için bunun olmasını sağladı..

Ak Parti ile Türkiye, işte bunlara karşı büyük bir savaş veriyor..

Kendi uçağımızı, kendi askeri techizatımızı, kendi arabamızı, kendi gemilerimizi yapmaya başladık..

Eksiklerimiz olabilir, ama her alanda dünya ile yarışır hale geldik..

Kendi yer altı ve yer üstü kaynaklarımıza sahip çıkmaya başladık..

IMF ve Dünya Bankası’na “güle güle” dedik..

Askeri, “siyasetin içinden” çıkardık..

“Darbe” girişimlerini bertaraf ettik..

Bunların hiçbiri “küresel güçler ve onların Türkiye’deki temsilcileri” olan o işadamı grubunun hoşuna gitmedi..

“Bütün bunları Türkiye yapmasın/yapamasın” istiyorlar..

“CUMHURİYET”İN ÖNEMİ

İşte bugün yaşadığımız kargaşa ve kaos ortamının asıl nedeni bu..

Şu anda Türkiye büyük bir “bağımsızlık” savaşı veriyor..

Bugün 93. yılını kutladığımız Cumhuriyet’in önemi işte burada..

Slogan atmak mı, içinde olmak mı?

Düşünün ve cevap verin bakalım..

Siz bu savaşın neresindesiniz?