Havaların ısınmasıyla Antalya’ya akın başladı.

Yerli ve yabancı milyonlarca turist kentin dört bir yanına yerleşmiş durumda.

Günde bin uçaktan fazla iniş var.

Bu kadar gözde ve güzel bir yere özen gösterilmesi gerekir değil mi?

Maalesef ciddi sorunlarımız var.

Bunların başında sivrisinek olayı geliyor.

Son birkaç yıldır kenti adeta istila eden sinekler, geceleri rahat vermiyor. Bunlara yakarca ve karasineklerin de eklendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Antalyalıların alışmaya çalıştığı bu durum, kente gelen misafirleri hayli zorluyor. Çözüm bulmakta sıkıntı çeken Büyükşehir Belediyesi’nin durumu kontrol altına alamaması düşündürücü.

Bir diğer önemli sorun da kuşkusuz trafik. Alternatif yolların açılmaması başlı başına sorunken, kente gelen turistler nedeniyle durum tam anlamıyla keşmekeşe döndü. Özellikle mesai saatleri içerisinde yaşananlar vatandaşı isyan noktasına getirdi.

Trafik çıkmazına havaların iyice ısınmasıyla klima sorunu da eklendi. Malumunuz akaryakıta son dönemlerde gelen zamlar toplu ulaşım esnafını hayli zorladı. Çözüm arayan esnaf, sürekli Büyükşehir Belediyesi’nin kapısını çalıyor. Son 6 ayda taksi ücretlerine tam 3 kez zam gelirken, toplu taşıma araçları da bu zamlardan sebeplendi. Ama tüm bunlara rağmen bazı araçlarda klima açılmadığına şahit oluyoruz. Bu tartışmalar yaşanırken, Antalya Otobüsçüler Esnaf Odası Başkanı Yasin Arslan ilginç bir savunma yapmıştı. Ne demişti Arslan hatırlayalım; “Akaryakıta gelen zamlar nedeniyle klima açılması mümkün görünmüyor. Halkımızdan bu konuda empati yaparak şoför esnafımıza destek olmasını bekliyorum.”

Son dönemlerde sahillerde yaşanan kirlilik de rahatsızlık verici safhalara ulaştı.

Gece deniz kenarlarına akın eden vatandaşlar, geç saatlere kadar denize giriyor, eğleniyor. Ancak evine giderken hoş olmayan bir duruma imza atıyor. Getirdiği yiyecek ve içeceklerin çöplerini gelişi güzel etrafa bırakıp gidiyor. Böyle olunca sabah denize girmek isteyen vatandaşlar maalesef çöp yığınlarıyla karşılaşıyor. Tabi buna görevliler de yetişmekte zorlanıyor. Burada en büyük görev bize düşüyor. Ekstra bir şey yapmaya gerek yok. Sadece bulmak istediğimiz gibi bırakırsak kafi olur.

Antalya’nın yıllardır kanayan yarası haline gelen hanutçu sorununa da maalesef bir türlü çözüm bulunmuyor. Özellikle Kaleiçi bölgesinde yaşanan hanutçu terörü yerli ve yabancı turistleri canından bezdirdi. Yetkililer her ne kadar olayın üzerine gitmeye çalışsa da tedbirler gerekli sonuçları vermiyor. Konunun bir daha değerlendirilmesinde yarar var diye düşünüyorum.

Özetle her yıl İstanbul’dan sonra en büyük turisti ağırlayan Antalya’da yaşanan bu olaylar hoş değil. Türkiye’nin misafir odası olarak kabul edilen kentte sorunların çözümü için daha bir özen gösterilmesi gerekir.