Moda, sizce sadece kadınlar için midir? Yoksa cinsiyet fark etmeksizin her insanın, kendi serüveni içinde, kendisi olabilmesi için bir araç mıdır?
Moda, sizce sadece kadınlar için midir? Yoksa cinsiyet fark etmeksizin her insanın, kendi serüveni içinde, kendisi olabilmesi için bir araç mıdır?
Bundan birkaç yıl önce, modanın sadece kadınlar için olduğuna dair genel bir kabul mevcutken, günümüzde bu durum değişmekte, artık erkekler de ne giydiğine dikkat etmekte. Çünkü sadece kadının ne giydiğine, ne taktığına önem vermesi gerekmiyor. Tıpkı kadınlar gibi, erkeklerin de gelişen teknoloji ve küreselleşmenin etkisiyle giyimlerine önem vermeleri gerekmekte. Daha önceki köşe yazımda da bahsettiğim gibi kıyafetlerin bir dili var. Ve moda, yalnızca kıyafet seçmek değil; kimlik inşa etmek, kendini ifade etmek ve toplumla iletişime geçmektir.
Toplumsal cinsiyet kalıpları da bu alanda dönüşüm geçiriyor. Artık renkli giyinen, aksesuar kullanan, stiline özen gösteren erkekler daha görünür. Moda; erkeklerin yalnızca fiziksel değil, zihinsel olarak da özgürleştiği bir alana dönüşüyor. Cinsiyet kalıplarını kırmak, kendine has bir stil yaratmak, erkekler için bireysel bir devrim niteliğinde.
İnsanlar karşılaştıklarında, henüz konuşmaya başlamadan önce, ilk iletişim gözlerde başlıyor. Bu da karşılaştığımız kişinin görünümünün ne kadar önemli olduğunu bize anlatıyor. Örneğin meslekleri düşünelim…
İster bir bankacı olsun, isterse bir devlet memuru olsun ya da bir garson ... Hizmet verdiğimiz ya da birlikte iş yaptığımız insanlar ilk görüşte bizi görünüşümüzle değerlendirir. Bu ilk izlenim, karşı tarafın bizimle çalışmaya devam edip etmeyeceğini bile belirleyebilir.
Yani profesyonel yaşamda stil sahibi olmak büyük bir avantaj. İlk izlenimin önemli olduğu iş dünyasında, giydiğimiz kıyafetle duruşumuzu belirliyor, fark yaratıyoruz. Moda, bir nevi kişisel marka yaratma sürecinin en görünür unsurlarından biri hâline geliyor.
Üniformalı işlerde görev yapanlara bakalım. Üniformaların bile, yapılan işe göre işin önemi ve derecesiyle ilgili verdiği bir mesaj var. Bu da gösteriyor ki başarımız; kendimize, bakımımıza ve kıyafetlerimize verdiğimiz önemle doğru orantılı.
Ya da sosyal ilişkilerimizi düşünelim… Karşı cinsten biriyle buluştuğumuzda kıyafetimize verdiğimiz önem, buluşacağımız kişiye verdiğimiz önemle bağlantılıdır. Ya da arkadaşlarımızla buluştuğumuzda giydiğimiz rahat eşofmanlarımız yine onlara olan güven ve rahatlıkla ilgilidir. Çünkü moda, bir cinsiyetin değil; insanın kendini anlatma biçimidir.
Sonuç olarak; moda sadece kadınlara özgü bir alan değil, bireyin kendini ifade etme biçimidir. Erkekler de görünüşleriyle, tarzlarıyla ve seçimleriyle topluma mesaj verir. Giydiğimiz her parça; kim olduğumuzu, ne düşündüğümüzü ve hayata nasıl baktığımızı anlatan sessiz birer cümledir.
İster iş hayatında ister sosyal yaşamda olsun, ilk izlenimi belirleyen en güçlü araçlardan biri dış görünüşümüzdür. Bu yüzden erkeklerin de stil sahibi olması, kendine özen göstermesi ve modayı yalnızca bir “kadın meselesi” olarak görmemesi gerekir.
Unutulmamalı ki:
“İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, bilgisiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır.”