Sultan Yeğen..

“Hülle” için kullanıldı..

Önce aday yapıldı..

2 gün sonra “çekil, başkası aday yapılacak” dendi..

“Direnir gibi yaptı” ama kimse umursamadı..

Mustafa Akaydın, en başından beri istediği Devrim Kök’ün aday yapılmasını sağladı..

Bu adaylık 1 gün bile sürmedi..

Yanlışlar insanın ayağına dolaşır ya, o misal, hem istifa edip hem de bir karara istifa etmemiş gibi imza atması yüzünden Kök’ün adaylığı çabucak bitti..

Sultan tekrar çıktı ortaya..

“Aday benim, parti böyle uygun gördü” dedi..

Ertesi günü Akaydın, “hayır adayımız o değil” diyerek Sultan’ı yalanladı..

Yani..

Sultan yalancı yerine kondu, onuruyla oynandı ve aşağılandı..

Aynı gün akşam saatlerinde, CHP’nin Antalya’daki seçim işlerini yürüten “Akaydın’a yakın” kişilerden biri olan Ümit Uysal aday olarak açıklandı..

Ankara’da Uysal’ın adaylığı konusu görüşülürken, Akaydın’ın adaylığı da masaya yatırılmıştı..

Sonunda..

“Muratpaşa bizi zaten bizi perişan etti, buna bir de Büyükşehir’i eklersek millet bizi tefe koyar” düşüncesi hakim oldu ve Akaydın kaldı, Akaydın’a biat edecek biri de aday yapıldı..

Burada anlayamadığım ve garibime giden şey, “Sultan Yeğen’in ibretlik tavrı”..

Önce CHP ardından Akaydın tarafından “oyuncak” edilmesine rağmen..

Uysal’ın adaylığının açıklanmasının ardından sosyal medya aracılığıyla, “CHP’nin kazanması için elinden geleni yapacağını” açıkladı..

Yani, “onuruyla oynanmasını” kabullendi..

Ne diyeyim, “onur” onun, nasıl isterse öyle kullanır..

Ama..

Bu arada CHP, “partinin zihniyetiyle ilgili” örneklerini bir kez daha sergilemiş oldu..

Umarım, vatandaş bunları görmüştür..

 

……………………………..

 

Devlet Bahçeli..

Önceki gün Fethiye’de seçim bürosu açılışına katıldı..

Açılış esnasında halka seslenirken, yine ilginç hesaplar yaptığını gösterdi..

“AK Parti'nin yüzde 51 ile geldiğini” söyleyen MHP lideri vatandaşa şöyle seslendi:

“Aman dikkat edelim de, 30 Mart seçimlerinde Ak Parti’nin oy oranı yüzde 45-46 civarında kalsın.”

Sebep?

Bahçeli'nin ince hesabına göre..

İktidar partisinin oyu 45-46'ya düşerse, partililer panik yaparmış ve 2015'teki seçimlerde de bu panik sebebiyle iktidardan düşerlermiş..

Oysa..

30 Mart seçimleri bir “yerel” seçim..

“Aklı başında” olan seçmenler, başkan ve meclis üyelerini seçerken “parti”ye değil, “aday”a oy vereceklerdir..

Bu, “genel seçimlerde tercihler farklı olur” demektir..

Yani..

Yerel seçimlerdeki oy oranı ile genel seçimlerdeki oy oranı asla aynı olmaz..

Bahçeli gibi bir liderin, böylesine “garip bir hesap” içinde olmasını yadırgadım..

Öte yandan..

Devlet Bahçeli’nin kamuoyuna karşı gösterdiği tavır da ayrı bir “garabet”..

Bir parti başkanı olarak, “iktidar biz olmalıyız” fikri içinde olması gerekirken..

“Rakip partinin oylarını yüzde 45’lerde görmesi ve kendi partisine şans tanımaması” olacak şey değil..

Umarım MHP’liler de, MHP’ye oy verecek olanlar da bunu görmüştür..