Bugün, “bazı vatandaşlarımızdan gelen bir talebi” Büyükşehir Başkanı Menderes Türel’in dikkatine sunacağım..
Konu “akıllı kart”la ilgili..
Daha doğrusu; “akıllı kartın yarattığı psikolojik bir durum”la ilgili..
Merkez ilçelerin dışında kalan 14 ilçeye daha “akıllı kart” sistemi uygulanacaksa..
BİR.. Hazırlanan sistem, eski kart sistemini de kapsayacak şekilde hazırlanmalı..
İKİ.. Kartlarda vatandaşın gösterdiği “hassasiyete” bir çözüm bulunmalı..
Nedir vatandaşın hassasiyeti?
Bunu bir grup adına Mehdi Felek isimli bir okurum şöyle ifade ediyor:
“Toplu taşıma araçlarındaki sesli uyarı sisteminden dolayı rahatsız olmaktayız.. 
Araca binen kişinin ‘öğretmen, emekli, engelli’ olarak deşifre edilmesindeki amacı anlayamıyoruz.. 
Bu uygulama, ‘kişilik haklarına saldırıdır’ diye düşünüyoruz.. 
Ve bunun kaldırılması için –gerekirse- imza kampanyası başlatacağız..
Ama..
Konuya Büyükşehir Başkanı’mızın bir çözüm getireceği umudunu taşıyoruz..”
“Akıllı kart”ı uygulayan ve uygulatanlar, umarım bu vatandaşlarımızın hassasiyetini anlar..
………………………
‘TEMİZLİK’ NERDEN GELİR?
Toplu ulaşım gibi, “turizmin başkenti” Antalya’nın “olmazsa olmaz”larından biri de “temizlik”tir..
Yani bu kentin her caddesi, her sokağı, her parkı, her kaldırımı “pırıl pırıl” olmak zorundadır..
Zorundadır da, bu temizliği görene aşk olsun..
Evet; kentin temiz, pırıl pırıl olması ile görevli kurum belediyelerdir..
Ama.. 
“Temizlik” konusunda kentte yaşayan herkesin de bir “sorumluluğu” olduğu unutulmamalı..
“Bu görev belediyenin, gelsin temizlesin” diye, elimize geçen her türlü çeri-çöpü ortalığa atarsak, temiz bir kentimizin olmamasından da yakınmaya hakkımız olmaz..
Maalesef “manzaramız” iç karartıyor..
Biz, genellikle “pis” bir milletiz..
Yüzde 99.9’umuzun Müslüman olduğu vurgulanır.. 
Müslümanlığın ilk şartının da “temizlik” olduğu söylenir.. 
Ama.. 
Nedense bu “temizlik” işini bir türlü başaramayız..
Pislik, bahçemizden başlar..
Oradan sokağa, caddeye ve nihayet parka kadar uzanır..
Kağıtları buruşturur atarız..
Kabuklu yemiş yer atarız..
Poşet, şişe ve daha ne bulursak bulalım, kullanır ve çöp kutusu yerine her yere atarız..
Arkasından da.. 
“Belediyenin işi ne, temizlesin dursun” diye bir de hava atarız..
Böyle “toplu yaşam” olmaz..
Belediye tabii ki “temizlik” yapmak zorunda..
Ama, bizler de bu kenti “temiz tutmak” zorundayız..
Evet bazı istisnalar var..
Onlar asla atıklarını yerlere atmıyor ve çöp kutusu arıyor..
Ama genelimiz için bunu söyleyemiyorum..
 “Temizlik imandan gelir” diye bir deyişimiz vardır..
Antalya’yı gördükçe.. 
“Sanki bütün imansızlar buraya toplanmış” demek geliyor içimden..
Beyler, hanımefendiler..
Aslan yatağından belli olurmuş..
Antalya bizim yatağımız..
Ne kadar temiz ve derli-toplu olursa, o kadar rahat ve huzurlu yaşarız..
Belediye temizlesin, ama biz de temiz tutalım..