Antalya milletvekilimiz Menderes Türel geçen hafta yeni yerel yönetim yasası ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamasında küçük belde belediyelerinin yetersizliğine dikkat çeken Türel, bu belde belediyelerinin yeterli teknik elemana bile sahip olmadıklarını belirtti.
Kendisine can-ı gönülden katılıyorum. Yıllardır hep kafamı kurcalayan bir konudur bu. Bir bakıyorsunuz Antalya’nın batısı ve doğusu, sahil boyunca irili ufaklı beldelere bölünmüş. Biri bitiyor öteki başlıyor. Bunlara ne gerek var diye düşünüyor insan.
Dünyada bir yerelleşme rüzgârının estiği muhakkak. Ancak bizler yerelleşelim derken mali kaynakları, iş gücünü, imkanları bölüyoruz. Bu ülkede toplam bütçesi personel giderini bile karşılamayan bir sürü belediye olduğunu kaç kişi biliyor?
Tabi bu sözlere bir takım tepkiler de gelmiş. Şimdi gidelim o tepkileri verenlerin savunduğu belde belediyelerine bakalım. Şöyle bir gezelim. Kaç tanesinin altyapısı dört dörtlük? Kaç tanesinin belediye hizmetleri anlamında sorunları çözülmüş? Kaç tanesinde sokakları gezseniz ortalıkta çöp bulamazsınız? Pek azında.
Yeni çıkacak olan yasa ile Büyükşehir Belediye sınırları büyüyor. Yeni büyükşehir belediyeleri kuruluyor. Belde belediyelerinin bazıları kapanıyor. İlçe belediyelerinin de sınırları genişliyor. Tüm bu düzenlemeleri destekliyorum. Hatta geç kalınmış olarak görüyorum.
Yerinden yönetim güzel bir ilke. 21. yüzyılın kilit kavramlarından. Ama kimler için? Tabiî ki altyapı sorunlarını çözmüş gelişmiş ülkeler için. Bizim gibi gelişmekte olan, sen ben kavgası yaşayan, mali olarak güçlü olmayan ülkelerde işe yaramayacağını düşünüyorum.
Öte yandan merkezi yapılaşmanın dezavantajları olduğu da kesin. Ancak bu dezavantajlar atanmışların yönettiği kurumlarda geçerli. Seçilmişlerin yönettiği kurumlarda yani belediyelerde durumun tam tersi olacağına, belediye başkanlarının vatandaşı memnun etmek için daha gayretli çalışıp hizmeti her yere götüreceklerine inanıyorum.
Bu sebeple yeni çıkacak olan yasayı destekliyorum.