Palamut İstanbul’da 2 TL olunca medyaya da malzeme oluveriyor. Akşamları TV’lerden haberleri izleyenlere palamut haberi süslenip, püslenip servis ediliyor.
Antalya’da da millet aynı paraya yemeyi bekliyor.
İstanbul’da 2, Antalya’da 7 TL.
Antalya’nın palamudu ile İstanbul’un palamudu arasında ne fark var?
O farkı görmek isteyen ancak yerken anlar.
Ne yazık ki, bizim palamut ağızlara saman tadı verir, İstanbul’un ki balık.
İstavrit’in İstanbul’da kilosu 5 TL, Antalya’da önceki gün gördüm 20.
Lüfer 35 TL’den tezgahlarda satışa sunulmuş, İstanbul’da 15-20 TL arası.
“Balık tezgahı mı açtın be mübarek” diyenleri duyar gibi oldum.
Antalya’ya ne zaman yağmur yağsa, canım balık çeker. Nedeni de İstanbul’a genelde ya yağmurlu, yada karlı ve soğuk havalarda gitmişizdir. Dışarıya çıkma olayı mümkün olmadığından soluğu ya balıkçıda, ya da midye tavacıda alırız.
Konumuz hazır balıktan açılmışken 10 puanlık bir soru sormak istiyorum.
Sorum Belediye Başkanlarına.
Pazarlarda yaz-kış demeden satılan balıklardan haberdar mısınız?
Peki ya o balıkların halk sağlığına uygun olup olmadığından?
Pazarda et satılıyor mu?
Ya da kesip temizlenmiş tavuk?
Hayır.
Ama balık satılıyor?
Neden?
“Et-tavuk ile balığı bir mi tutuyorsun?”
Sıcaklarda en çabuk bozulma olayı hangi gıda maddesinde baş gösterir?
Benimki tamamıyla uzmanlık gerektiren soru!..
“Her şey bitti de, pazarda balık satma olayı mı kaldı?”
Et nasıl kasapta, tavuk da AVM veya et marketlerde satılıyor ise.,
Balık da pazardan değil balıkçıda satılmalı.
Neden kine!..
Sabahları Büyük Liman’ın balıkçı barınağı tabiri caizse anacık babacık günü gibi olur.
Resmen insan seli akar.
Sabit-Seyyar balıkçılardan tutun da, otel ve AVM alım-satım görevlileri.
Ve vatandaşlar.
Erken saatlerde başlayan balık ihalesine girilir, kim hangi balığı satmak veya yemek istiyorsa o ihaleye girer ve alır.
Pazar balıkçısı dahil.
Kasalarla alınan çeşitli türden balık, bir gün önceden elde kalmışlarla kharmanlanıp, Pazar yerine doğru yol alınır. Güneş ortalığı ağartmaya başladığında o balıklar tezgahta alıcısını bekler.
Tezgahtaki balık alındığı gün de tazedir.
Bir gün sonra yeni alınanlarla karıştırıldığında da!.
“Taze balık” çağrıları kulağa çok hoş gelir. Anlamayan fiyatını uygun buldu mu, tazesi-bayatı aklına bile getirmez.
Anlayan da zaten pazardan balık bakmaz.
Misal ben..
Balığı tutmasını.
Balığı tezgahta seyretmesini..
Satın almasını ve pişirmesini çok severim.
Ama yemesi konusunda tam tersiyim.
4 izmarit bana 4 balina gibi gelir.
Cinslik parayla mı?
Ama ne yazık ki günlerce kasaların içerisinde Pazar Pazar gezmiş, kokmaya yüz tutmuş bayatlayan balıklar dahi parayla.
Sattıran da bizim belediye başkanları.
Ne dersiniz?
Antalya’daki belediye başkanları halkın sağlık sorununu yakından ilgilendiren Pazar balıkçılığının üzerine gidebilir mi?
Ben sanmıyorum.