Hakkari Çukurca’da hain saldırı neticesinde 24 Mehmetçik yaşamını yitirmiş.
“Ülkem insanı yasta” demek en doğru hitap olur ancak.,
Ne gezer?
Önceki gün sabaha karşı gelen acı haberin akşamı Kaleiçi Yat Limanı’ndan çıkan katamaran türündeki bir tekneden öyle müzik yükseliyor ki.,
Gariban balıkçının sıradan bir evrağı olmadı diye cezayı basan.
Güçlü motorlarıyla jet-ski keyfini çıkartan, bayrağı biraz solmuş diye hücumbotunu balıkçı takasının üzerine süren sahil güvenlik galesiz!..
Denizin ortasından karadakileri müzik sesiyle rahatsız edenlere tık yok.
Üstelik duyarlı vatandaşlarımızın ihbarına rağmen.
Devasal tekne Yat Limanı’ndan çıkıp, falezlerin dibinden yol alıyor. Vali konağını da geçip, Konyaaltı sahil şeridini takiben, gürültülü müziğini etrafına saça saça gecenin karanlığında kaybolurken, ışıkları gittikçe ufalıyor.
Büyük limana doğru gözümüzü dikmiş, en acı günde sahil güvenliğin duyarlılığının gerçeğe dönüşmesini bekliyoruz.,
Nafile..
Duyarsızlık karşısında hayal kırıklığına uğruyoruz.
Oysa yakamoz bile gri renk almış.
Deniz desen sessizliğe bürünmüş, çaresizlik örneği sergiliyor.
Ama Disko teknesinde keyifler yerinde.
Belli ki şehitler o teknedekilerin umurunda dahi değil.
Hatta umurlarında olması, ihbarı ihbar olarak kabul etmesi gerekenlerin de.
Sitem ederek eve geliyoruz. Beyaz camı açıp, elimizde kumanda kanallar arasında gezinti yapıyoruz.
Bir de ne görelim TRT’nin kanalında spor programı ve konuk olarak orada olan iki kişinin birisin kafasında kep, diğerininkinde bone.
Eskiden kapalı alanda şapka ile oturmak ayıptı.
Yine eskiden ülkenin kanalına kravat takılmadan çıkılmaz, yaka-bağır açık oturulmazdı.
Ama TRT’nin, canlı olarak yayınlanan, “İleri üçlü” programında giyim adabı hak getire.
Bir başka kanalda gazeteci Ahmet Hakan program yapıyor.
Konu: Hakkari Çukurca’daki hain saldırının ayrıntıları.
24 tane gencecik filiz gitmiş. Nereden bulduysa bulup, İstanbul ve Ankara stüdyolarına oturtup, lak lak yaptırdığın adamlar mı hain saldırının ayrıntılarını deşifre edecekler?
Canlar gitmiş.
Ocaklar sönmüş.
“Kaşımayı bırakın” diyebilen yok.
“Bu acı günde isterseniz yarayı deşmeyelim” uyarısını yapan da..
Lak,lak,lak,lak,lak..
Hani biz gazeteciler deriz ya hep, “Şehit üzerinden siyaset yapmayın” diye.,
Bir Allahın kulu çıkıpta bize, “Şehitlerin üzerinden programlar yapmayın” diyemez mi?
Hayır.,
Diyecek olan tam aksine geçer TV’nin karşısına, ağzının suyu akıyordur haberi bile olmaz, pür dikkat izler.
Sanki karşısındakiler definelerin adresini tarif ediyorlar.
Oysa.,
Benim ülkemde 24 şehit, 73 milyon yaralı var..
Demek ki kurşunların teğet geçtiği kişilerin tuzu kuru.