Ama..
Katılan arkadaşlarımdan nerelerin gezildiği ve nelerin konuşulduğuyla ilgili gereken bilgiyi aldım..
Dün, hemen hemen bütün yerel gazete ve TV’lerde bu geziyle ilgili haberler yayınlandı..
Bunları –ilgilenenlerin- okuduğunu düşünüyorum..
Bu nedenle önceki gün “nereler gezildi, neler konuşuldu” kısmına girmeyeceğim..
Sadece, HACİZ”lerle ilgili soruya soruyla karşılık veren ve “niye ben, hadi siz söyleyin” diyen Başkan Ümit Uysal’ın sorusunu cevaplamak istiyorum..
Uysal’ın “kendine göre” bir cevabı vardır elbette..
Ama, bakalım benim söyleyeceklerime ne diyecek..
…
ASLOLAN “DEVAMLILIK” İSE
Önce şunu iyi bir anlayalım;
Evet, haciz işlemi, Uysal döneminde yapılmış ve ödenmemiş bir borç nedeniyle değil..
Ama..
Kamu hizmetinde “devamlılık” esas olduğu için, bu borç önceki başkan döneminde yapılmış da olsa, aynı zamanda “Uysal’ın da borcu”dur..
Kaç metrekare olursa olsun..
Vatandaşın malını “bedelini ödemeden” elinden alırsanız, tabii ki hakkını arar..
Muratpaşa Belediyesi de bu borçları –zamanında- ödemediği için yapılan “haciz” işleminde vatandaş haklıdır..
…
Gelelim Uysal’ın “niye ben” sorusuna..
Uysal diyor ki;
“Kamulaştırmasız el atma sorunları sadece benim sorunum değil ,sadece Muratpaşalıların değil, bu tüm ülkemizdeki yerel yönetimlerin sorunudur..
Ve bu alanda bütün belediyelere haciz gelmektedir..
Makamına kadar gelinip haciz yapılan Başkan niye benim, niye ben?
Bu sorunun cevabını ben sizlere bırakıyorum..”
…
HEPSİ VATANDAŞIN PARASI
Uysal’ın bu sorusuna cevap olarak, en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim;
“Bence ŞEFFAF olamadığınız için haciz sizin odanıza kadar geldi..”
Bunu biraz açalım..
…
1- Ümit Uysal göreve başlar başlamaz, ilk işi borç ve alacakları vatandaşa anlatmak olmalıydı..
İster önceki dönem, ister şimdiki..
Harcanmış ve harcanacak bu paralar “vatandaşın parası” olduğu için..
Gerekirse her gün, her saat, her dakika ŞEFFAF bir şekilde vatandaşa gösterilmek, “doğru bir şekilde” anlatılmak zorundadır..
Aylardan beri Uysal’ın “borçsuz, üstelik 15 milyon lira artıyla devraldığı bir belediyeyi 1.5 yılda 56 milyon lira borçlu hale getirdiği” ile ilgili haberler yapılıyor, yazılar yazılıyor..
Daha birkaç gün öncesine kadar bu haber ve yazılara “cevap verme gereği” duymayan Uysal, hacizler gelmeye başlayınca, “belediyeyi 48 milyon lira borçla devraldığını, bunu da kanıtlayabilecek durumda olduğunu” açıklamak zorunda kaldı..
Aylarca susmak, “vatandaşa hesap vermemek” demektir..
2- Ümit Uysal da bir avukat..
CHP İl Başkanı iken, bir Cumhuriyet resepsiyonunda, “basın bize yeteri kadar ilgi göstermiyor, bu nedenle amacımıza ulaşamıyoruz” demişti..
Yani..
“Normal yollardan elde edilemeyen bir şeyin, basın ilgi gösterirse gerçekleşebileceğini” söylüyordu..
Aynı Uysal, şimdi basına haber verip hacze gelen avukatlara kızıyor..
Acaba, bu avukatlar da, normal yollardan elde edemeyip, “basının ilgisiyle” alacaklarını tahsil etme yoluna gitmiş olamazlar mı?
“Başkan’ın odası bile haczedildi” gibi haberlerle “kamuoyu baskısı oluşturup” Uysal’ı borcu ödemeye zorlama yoluna gitmiş olamazlar mı?
…
ŞEFFAF OLMAK ÇOK MU ZOR?
“Kamulaştırmasız el atma” sorunlarının ülkemizdeki bütün yerel yönetimlerin sorunu olduğunu elbette biliyorum..
Gelen bu hacizlere ait borçların Uysal döneminde yapılmadığını da biliyorum..
Diyeceğim o ki;
1- “Niye ben” diye soran Ümit Uysal, alacaklıların “basını” devreye sokup hacze gelmesine şaşırmayacak, kızmayacak..
Çünkü, nedenini çok iyi biliyor..
Avukat meslektaşları da “uyanıklık” yapıyor..
2- En önemlisi; ŞEFFAF olacak..
Devraldığı borçları, kendi döneminde yaptığı harcamaları ve borçlanmaları kalem kalem ortaya koyacak..
Harcanan paralarla ilgili olarak bırakın basını, herhangi bir vatandaş bile sorsa cevabını-hesabını anında verecek, bundan kaçınmayacak..
…
Uysal, “niye ben” sorusunun cevabını aldı diye düşünüyorum..
Yanlışsam, kendisi cevap versin, onu da buradan “aynen” yayınlayacağım..