*Kiracının veya Birlikte Yaşadığı Eşinin Aynı İlçe veya Belde Belediye Sınırları içerisinde Oturabileceği Konutunun Bulunması:
                   Eski kanun hükmü aynı korunarak yeni Borçlar Kanununda da kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutunun bulunması ve kiraya verenin kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmemesi halinde, kiraya veren sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla sona erdirebilecektir. Ancak eski kanundan farklı olarak, “aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde olma”, “kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmeme” ve “sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde sona erdirme” şartlarının birlikte gerçekleşmesi aranmıştır. Böylece, kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin konutunun, “aynı belediye sınırları içinde olmasından”, dolayısıyla büyükşehir belediyelerinin de “aynı belediye” olarak kabul edilmesinden vazgeçilmiş ve “ilçe ya da belde belediye sınırları” esas alınmıştır. 
                Yeni Borçlar Kanunu ile kiraya veren, kira kontratı yapıldığı esnada kiracısının yasa maddesi gereği bir konutunun olduğunu biliyorsa, sözleşmeyi dava yoluyla sona erdiremeyecektir. Aksi dürüstlük kuralına aykırılık olacaktır. Yeni Borçlar Kanunun eski kanundan farklı olarak birde “malik” ifadesi yerine “kiraya veren” ifadesini kullanmıştır. Böylelikle, konut ve işyeri kiraları açısından kira sözleşmelerinin dava yoluyla sonra erdirilmesine ilişkin diğer maddelerle paralellik sağlanmış ve malik olmasa (taşınmazın tapu kaydındaki sahibi) dahi kiraya verene tahliye davası açma hakkı tanınmıştır.
                   Bu hükme dayanarak kira sözleşmesinin sona erdirilebilmesi, sadece konut kiralarına ilişkin sözleşmelerde söz konusudur. Kanun koyucu kiracının başını sokacağı bir konutu olduğu düşüncesiyle ve kiralanandan çıkarılsa bile fazlaca mağdur olmayacağı gerekçesiyle diğer tahliye sebeplerine oranla daha kolay bir tahliye sebebi öngörmüştür. Bu hükme dayanarak kira sözleşmesinin sona erdirilebilmesi için, kiraya verenin ihtar çekmesine ya da kendisinin veya yakınlarının konuta ihtiyacı bulunmasına da gerek bulunmamaktadır. Sadece kiracının veya birlikte oturduğu eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içerisinde oturmaya elverişli konutunun bulunması yeterlidir. Bu konutun kullanılırlılığını tespitte, onun  fiziki durumu, kiracının nüfus sayısı, sağlık ve sosyal durumu da göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin; 6 kişilik bir ailenin aynı ilçe yada belde belediye sınırları içerisinde bir oda bir salon konutu olsa dahi kiraya veren bu sebebe dayanarak tahliye davası açamayacaktır. Yine karı- koca ayrılık aşamasında ve birlikte yaşamıyorlarsa da bu hükme dayanarak tahliye davası açılamayacaktır. Çünkü, yasa maddesi birlikte yaşayan eşlerden birinin konutunun bulunması demektedir. Tabi burda hukuken ayrı yaşamadan  bahsediyoruz. Eşler, kendi kararları doğrultusunda ayrı yaşıyorlarsa bu kiraya vereni bağlamaz ve kiraya veren bu madde hükmüne dayanarak tahliye davası açabilir. 
                        Bugüne kadar yeni Borçlar Kanunu çerçevesinde kiracı ve kiralayandan kaynaklı tahliye sebeplerini anlatmaya çalıştım. Önümüzdeki haftalarda İş Hukuku çerçevesinde işçi işveren kaynaklı sorunlar ile ilgili kısa kısa bilgilendirme yapacağım. Sizlerden gelen sorular olursa onları da cevaplamaya çalışacağım. Adaletin şaşmadığı bir dünyada sağlıkla kalmanız dileğiyle...