Sahasında Elazığspor’a yenilen Antalyaspor’un ligin bitimine 2 hafta kala küme düşmesi kesinleşti.
6 sezon sonra yeniden bir alt lige düşen kırmızı-beyazlı takımda şu sıralar fırtınalar koparılıyor.
Deyim yerindeyse ağzı olan konuşuyor.
Oysa biz bugünleri görüp uyarıda bulunmuştuk. Lige kötü başlanılan ilk haftalarda ‘No panik’ diyerek herkesin sakin olması gerektiğini vurgulamıştık.
Kısa bir süre sonra üst üste gelen galibiyetlerden sonra ise, ‘Rehavet’ uyarısı yapmış ve kötü günlerin tekrardan yaşanabileceğini ifade etmiştik.
Yani her iki durumda da ciddi uyarılarımızı yapmıştık.
O dönem kimseye sesimizi duyuramadık.
Eleştirilerimize alınan, küsen oldu. Her dediğini yazdıramadıkları için böyle davranmış olabilirler.
Ancak bugün haklı çıkmamız bizi kahrediyor ve yıllardır verilen emeğin boşa gidebileceği endişesi yaşıyoruz.
Açık konuşmak gerekirse bugünkü tablo benimle birlikte birçok kişiyi gelecek için kaygılandırıyor.
Başkan Hasan Akıncıoğlu döneminde mali disiplinden ödün vermeyen Antalyaspor’da şu sıralar yeniden eski kötü günlerin yaşanabileceği endişesi var.
Çok değer verdiğim ve yıllarca Antalyaspor’a hizmet vermiş bir dostum, Antalyaspor’un 45 milyon TL borcu olduğunu söyledi. Bu söylem karşısında kaygılanmamak elde mi?
Bu arada, takımın küme düşmesiyle birlikte kafasını kuma gömenler de yeniden sahneye çıktı.
Gece-gündüz Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş iletilerini paylaşanlar Antalyaspor yönetimine, teknik heyetine, futbolcusuna, taraftarına ve basınına söz söyler oldu. Oysa bu konuda söz söyleme hakları yok, olamaz da.
Evet, Antalyaspor küme düşmüş olabilir. Bu ne ilk düşüştür, belki son da olmayacaktır. Ancak Antalyaspor ismi, arması, büyüklüğü her daim yaşayacak. En azından bizler için yaşayacak. Son olarak, kentin ileri gelenleri, ilgilileri ve yetkililerinin Antalyaspor’un geleceği için harekete geçmesi gerekir. Harekete geçsinler ki yarını da kaybetmeyelim.