Bir haftadır sustum. Mümkün olduğunca değil, hiç ama hiç konunun içerisinde yer almadım.
Gördüklerim karşısında sadece, “Yazık” demekle yetindim.
Evet.,
Milyon kez yazık.
Yıldıray Sapan olayından bahsediyorum.
Olay belge ve bilgisiyle birlikte bize, yani Akdeniz Manşet’e geldiğinde, “Belden aşağıya siyaset yapanlarla kendimizi eş değerde tutmayalım. Yıldıray Sapan merkez ilçe başkanlığı sırasında bunun en ağırını yapmış olsa da, biz Sapan’ın dahi seviyesine inmeyelim fikrinde birleşip, aile değerlerine verdiğimiz önem nedeniyle susmayı tercih etmiştik.
Ama Yıldıray Sapan konuşmamıza mecbur bıraktı.
Daha doğrusu olayın üzerine gitmeye.
Sadece Sapan’ın eski iş ortağı ve yakın dostu Hüsnü Şahin ile paylaşmış, “Herkesi kendisi gibi zannetmesin. Biz aile değerlerine haddinden fazla önem veren bir aileyiz” demiştik.
Demez olaydık!..
Dediğimiz günün bir gün sonrası çıktı, çirkin siyasetçilikten bahsetti. İftira’dan, yalan dolandan, dedikodu üretmekten, belden aşağıya siyaset yapmak gibi, kendisinin adaylığının birilerine battığını ele aldı.
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali.
Resmen tahrik.
Belgesi, bilgileri yani olayı tüm çıplaklığıyla ortaya koyduk.
Daha önce her fırsatta, “Sizi dava manyağı yapacağım” diye yüzüme haykıran Yıldıray Sapan, biz bunu yaptıktan sonra neden adliyeye koşmadı?
Koşamazdı. Çünkü yediği dayak sonrası çocuğunu düşürdüğünü söylediği kişi kendi karısıydı. Ve bunu resmi makamlara avazı çıktığı kadar haykırmıştı o eşi.
Ama bir anlık sinirmiş!..
Kendisi öyle diyor.
“Sustum” dedim ya.
Evet tam tamına bir haftadır, Beldibi’nden, Çakırlar’ın çam ağaçlarından, Sarısu’nun kangrene dönüşmeye yüz tutmuş sorunlarından bahsettim ama.,
Yıldıray Sapan’ın çocuğunu kaybetmesi pahasına eşini dövmesi ve Millet’in vekilliğine soyunan böylesine birisinin pişkinlik örneği sergilercesine bir tutum içerisine girmesine sadece 1 hafta tahammül gösterebildim.
Biliyorum ki Sapan’ın eşinin ifadesini herkes okudu.
O ifadenin ardından eşi ile birlikte objektiflere verdiği poz ve hemen ardındaki demeçlerini içim cız ederek okudum.
Sadece, “yazık” demekle yetindim.
Evet, milyon kez yazık.
Her şey bir milletvekili eşi olabilmek mi?
Bu kadar mı!..
Elim gitmiyor.
Yazamayacağım.
Yazması gerekenler yazsın.
Aile kavramlığı ile ilgili konferanslar verecek derecede kendilerine bilgili, becerili ve aynı zamanda ahlak kurallarını sıralayıp, bunları yaparken google arama motoruna dahi ihtiyaç duymayanlara işi bırakalım.
Sapan’ın Milletvekilliği belki birilerine lazım olur!.
Dilerim bakan bile olur, kendisine de “Aileden sorumlu devlet bakanlığı” görevi verilir!.