Milli takımlar seviyesinde özellikle son on yıldır beklenen performansın ötesinde kalan neslin geri tarifesi geleceği umutlandırdı. İlk kez düzenlenen uluslar liginde Rusya yenilgisiyle başlayan Milli Takım, deplasmanda İsveç’i ikinci yarıda sergilediği karakteristik oyunuyla geri dönüp rakibi son dakikalarda yenmeyi başardı.

Ülkelerin nüfuslarına oranla başarı kıyaslaması bir olmuyor ancak 10 milyonluk İsveç nüfusu ile futbolu seven 80 milyonluk Türkiye arasında ciddi bir fark görülmedi. Nitekim oyuncuların doğru ve sistemli yetiştirilmesinin ön plana çıktığı son yıllarda maalesef ülkemizde hâlâ yabancı sınırı gündemde ve kulüplerin geleceğine yönelik yabancı sayısı netlik kazanmadı.

Teknik direktör Lucescu ve oyun tarzından kamuoyunda hiçbir karşılık bulamıyor. Halbuki eldeki malzeme henüz çok yeni olduğu aşikar. Ancak bu durum, Lucescu yönetimindeki bir takım için bahane olamaz. Uluslar Ligi, milli takımın maç eksiğine yönelik açıkları kapatmak için bir fırsattır. Lakin bunu çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Kulüplerinde çok iyi performans gösteren oyuncuların Milli Takımlar seviyesinde fazla varlık gösteremediği Rusya maçıyla test edildi. Mevcut düzende iskelet kadronun üzerine birikim yapılması ve rotasyona gidilmesi gerektiğinde takım iyi bir sonuç aldı. Yani, bek ve açık pozisyonlarda değişiklikler her daim olmalıdır.

İsveç deplasmanında milli takımda ayağına yere daha sağlam basan bir ruh vardı. Birbirine benzer aynı rakibe karşı farklı konumlarda üç gün içinde farklı oyun anlayışına iten sebep, kadro yapısındaki dokunuşlardır. Rusya maçında sadece Hakan Çalhanoğlu üzerinden arayışlar sonuçsuz kaldı ancak özellikle Cenk Tosun destekli hücum yapma arayışları Hakan’ın oyun bakış açısını da rahatlattı.

Bu nesilde 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda mücadele eden kadro gibi son ana kadar mücadele ruhu barındırıyor. Birtakım eksikliklere rağmen, özellikle kanatlardan daha organize desteklerle daha başarılı olabiliriz. Tabi bu takımın oluşmasında ve bugünlere gelmesinde Fatih Terim’in büyük emeklerini göz ardı etmemek gerekir. Yunus Mallı, Hakan Çalhanoğlu ve birçok genç isim ilk onun sayesinde Milli Takımlarda yer aldı.

Sonuç olarak, ileride üretken oyuncularımızın birbiriyle anlaşmasından ziyade yeteneklerine göre bir anlayış geliştirilmesi milli takımı gelecek günlerde favori konuma taşıyacaktır.

Sporla kalın.