Gerek insanları, gerekse kurumları aldıkları kararlar ve yaptıkları icraatlar yükseltir ya da sıkıntıya sokar.

İnsanın sadece kendisini ilgilendiren kararları insanın sadece kendisine artı ya da eksi yazar.

Kurumsal kararlarda ise doğru ya da yanlışlar topluma yansır.

Bu iki önemli karar mekanizmasında verilecek kararları iyi sentez yapan ve uygulanmasında zihnimizin rolü büyüktür.

Zihnimiz eğer bilgi ile donanmış ise ve ufku açık bir gözlemle takviye edilmiş ise alınan kararlar doğruca hedefine ulaşır.

Hiçbir kararın oldu bittiyle alınmaması gerekiyor, alelacele alınan kararlar sadece zarar getirir.

Duygusal kararlarda da sadece kalbimizi dinlemek, zihnimizin bize yaptığı uyarıları dikkate almamak bizi hayal kırıklığına uğratmaktan öte gitmez.

Çünkü zihnimiz bir karara imza atmadan önce ince süzgeçlerden geçirir önümüze pırıl pırıl sentez sonucu koyar.

Kurumsal kararlarda ise zihinler kişilerin özel tutkularına, kişisel tercihlerine göre değil, zihinler toplamının ne olduğuyla eşdeğerli olursa kurumlar başarı çizgisinde giderler.

Gerek kişisel kararlarda, gerekse kurumsal kararlarda zihinsel kazalara uğramamak için berrak zihinlerle yaşama devam etmek gerekiyor.

Duru beyinler zihnimizin doğru kararlar almasında başroldedirler.

Zihinsel kazalara imkan vermemek hedeflerimize ulaşmamızda yolumuzu aydınlatan ışık süzmeleridir.

Yeter ki zihnimizin değerini bilelim.

Annelerimiz bizlere boşu boşuna zihin açıklığı dilemezler.

Zihinleri açık toplumlar realist kararlarla hep öndedirler.

Gönlünüz dostluk ve spor dolsun.