“Görevdeyken taraftardan kaç, unutulunca tribüne oyna. Samimi değilsin.”
Cumartesi günü sosyal medya hesabımdan böyle bir paylaşımda bulundum.
İsim vermedim.
Ancak yazı kısa sürede adrese ulaştı.
İşaret ettiğim kişi Antalyaspor eski Başkanı Ali Şafak Öztürk’tü. O da kendisine yazıldığını anladı ve gerekli tepkisini sosyal medya hesabından verdi. Bunu da maalesef terbiye sınırlarını aşarak ve gerçek dışı iddialarda bulunarak yaptı.
İsim vermeden dile getirdiğim eleştiriyi üzerine alarak aslında beni teyit etti. Çünkü bugüne kadar taraftardan kaçan başkan olmamıştı. 
Yaptığım paylaşımın altına çok sayıda olumlu olumsuz yorum geldi. Eleştirilere her zamanki gibi eyvallah, ancak hakaret edenleri affetmeyeceğim. Bunu da bir not olarak düşeyim.
İddiamın arkasındayım. Öztürk’ü sevdiklerini söyleyenler daha düne kadar kendisine ulaşamadığından yakınıyordu. Servet Çavuşoğlu duvarını aşamadıklarını ifade ediyordu. Antalyaspor’u camiadan uzaklaştırdığını üzülerek belirtiyordu. Bunu da bizzat şahsıma söylüyorlardı. Neyse onları da vicdanlarıyla baş başa bırakalım. 
Gelelim prim meselesine.
Bilindiği üzere Türkiye Kupası’nda Alanyaspor’u eleyen Antalyaspor adını finale yazdırdı, Beşiktaş’a rakip oldu. Alanyaspor maçı sonrası eski Başkan Ali Şafak Öztürk, kupanın kazanılması halinde futbolculara prim vereceğini dillendirdi. Bunu herkes gibi ben de olumlu buldum. Ancak sonrasında duyduklarımı içime sindiremedim. Neydi o duyduklarım? Bu prim meselesinden Antalyaspor Başkanı Mustafa Yılmaz ve yönetiminden kimsenin haberi yokmuş. Kendini halen başkan sanan kişi eski kulüp çalışanı olan Servet Çavuşoğlu’nu soyunma odasına yollamış ve prim sözü vermiş. 
Bunu hiçbir Antalyasporlu kabullenmemeli. Bu mevcut yönetime yapılan saygısızlıktır. Burası muz cumhuriyeti değildir. Ali Baba'nın çiftliği hiç değildir. Varsa böyle bir arzu ve isteği bunun yolu bellidir. Arar mevcut başkanı, yapmak istediği jesti iletir.  Başkan da onu kırmaz, hatta onore eder. Geçmiş yıllarda hep böyle olmuştur. Hatta mevcut başkan Mustafa Yılmaz bu prim olayını görevde değilken birçok kez kimsenin haberi olmadan yaptı. 
Son olarak Ali Şafak Öztürk, paylaşımının birinde bana “Derdin ne? Sana alıştığın gibi destek vermemiz mi” diye sormuş. Burada sözünü ettiği destekten neyi kast ettiğini inanın bilmiyorum. Bu konuda camiaya bir açıklama yapması gerekir diye düşünüyorum. İki dönem başkanlık yaptı. Bütün evraklar elindeydi. Şimdi de rahatlıkla ulaşabilir. Bir tek yerde adımın geçtiğini, destek aldığımı kanıtlasın, söz veriyorum kalemimi hemen bırakacağım. Ama sen bunu kanıtlayamazsan müfterisin.