MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ne yapmaya çalıştığını bilen var mı? Ben şahsen çözemedim. Amacı nedir, bu direnişin arkasında ne var anlamış değilim. Seçim sonrası süreçte parti içi muhalefetin olağanüstü kurultay çağrılarına kulak tıkayan, imza toplamalarını ‘imzaların karşılığı yok, mükerrer’ diye manipüle eden, yeterli imzanın kat kat fazlası toplandığında ise ‘Sizi de imzalarınızı da tanımıyorum, haydi mahkemeye’ diyen Bahçeli, şimdi de mahkemenin kararını tanımadığını söylüyor.

Ardından da mahkemenin kararını temyize götüreceklerini ifade ediyor…

Bir çelişkiler yumağına dolanan Bahçeli’ye yağdanlıkları da koro halinde eşlik ediyor.

Bugüne kadar birçok konuda eleştirilse de ‘ağırbaşlı devlet adamı’ figürüyle durumu kurtaran Bahçeli, son tavırlarıyla bu imajı ciddi derecede zedelediğinin farkında değil.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘iflah olmaz bir despot’ diye nitelendiren, diktatörlük heveslisi olduğunu ima eden Bahçeli, ‘partimi kimseye kaptırmam’ edasıyla aslında diktatörlüğün alasını yapıyor. Muhalif teşkilatları bir bir tasfiye ediyor, edemediklerini ise itibarsızlaştırmaya çalışıyor…

Avanesi de her dakika iş başında.

Başta genel başkan yardımcısı Semih Yalçın olmak üzere Bahçeli yağdanlıkları sosyal medyadan sürekli başkan adaylarına saldırıyor. Onlara göre adayların kimi iktidarın provokatör ajanı, kimi cemaatçi, kimi menfaatçi…

Bahçeli de, “Nereden etkilendikleri belli olmayanlara MHP’yi teslim edemeyiz” diyor…

Yazılı ve görsel basında, sosyal medyada sabah akşam yer alan muhalif sesleri, yorumları görmezden gelmeleri ve bunların tamamını MHP’yi bölme/parçalama girişimi olarak değerlendirmeleri ise trajikomik…

Gelgelelim CHP’ye. Oradaki durum MHP’den farklı olsa da, onlarda da lider sorunu aslında had safhada. Kemal Kılıçdaroğlu parti tabanında ‘genel memnuniyeti’ sağlamak bir yana, beklentilerin çok altında kaldı. Kılıçdaroğlu seçim öncesi kısa bir süreliğine halkın arzuladığı söylem ve davranışlar sergilese de, seçim sonrası yine ‘iktidara saldırı’ merkezli politikaya geri döndü. Girdiği tüm seçimlerde AK Parti karşısında aldığı yenilgiler nedeniyle iyice hırçınlaştı ve sık sık hatalar yapıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu için yaptığı ‘maksadı aşan’ benzetme CHP tabanında bile tepki gördü. CHP’de zaten öteden beri durulmayan sular habire fokurdamasına ve muhaliflerin sayısının her geçen gün biraz daha artmasına rağmen Kılıçdaroğlu da tıpkı mevkidaşı Bahçeli gibi koltuğa sımsıkı yapışmaya devam ediyor.

Yenilen güreşçi güreşe doymaz derler ya, bu ikisi de tüm muhalif seslere kulaklarını tıkayıp AK Parti karşısında kispet giyip peşrev çekmekten vazgeçmiyor…

Diğer taraftan ülkede terör bütün hızıyla devam ediyor. Tıpkı eskiden olduğu gibi neredeyse her gün şehit haberleri alıyoruz. Canlı bombalar patlıyor, canlı bomba söylentileriyle önemli kentlerde panik ortamı oluşturuluyor. İnsanlar çarşıya, pazara çıkmaya, alışverişe, sinemaya gitmeye korkar hale getirildi. Öldürülen PKK’lılar arasından Ermeni komandoları çıkıyor. Geçmişin baş belası ASALA’nın PKK içerisinde konuşlanarak yeniden hayat bulduğuna ilişkin doneler ortaya saçılıyor amma velakin bizim muhalefet partilerinde lider sultası bir türlü yıkılamıyor…

Önceki gün Antalya’da olan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, “Bu ülkede yönetilemeyen, iktidar olma isteği bulunmayan bir muhalefet var. Muhalefet sorunu var” demişti. Biz de aynı şeyi defalarca yazdık söyledik…

Doğru değil mi?

Bu muhalefetin iktidar istediğini kim iddia edebilir ki…

Sevgiyle kalın…