Geçen günlerde PTT 1. Ligi'nde üst sıralarda mücadele eden güçlü bir takımla, ligin dibine demir atan ve düşmesi kuvvetli bir ihtimal olan iki ekibin karşılaşması vardı. Maç  hedefi şampiyon olan güçlü bir ekibin evinde oynanmasının bazı şark kurnazlarının iştahını kabarttığı söyleniyor. Gelin görün ki o şark kurnazları kuvvetli olan ekibin yenilmesini isteyip, hiçbir iddiası olamayan rakibin yenmesini istemiş. Sahadaki oynayan oyuncu da bu talebi geri çevirmeyerek, sanki rakip takım playoff için savaşırcasına güçlü olan takımın 90 dakika boyunca kafasına kafasına vurmuş ve galip gelmeyi başarmış. Peki bu ezilen takım hangisi? Maalesef bahsi geçen takım Antalyaspor.
Bu durum sizlere de garip gelmiyor mu sevgili okuyucular. Pekâlâ futbolda olmazsa olmaz olabiliyor. Ancak bu hezimet sonrası bir o kadar garabet söylentilerin olması mide bulandırıcı oluyor. Tüm olumsuzluklar bir kenara ahali, takım giderek Süper Lig hedefinden uzaklaşıyor. Kendi sahasında üst üste gelen puan kayıpları fırtına öncesi sessizlik gibi... 
Sahada yer alan iki takım, o gün sabaha kadar oynasa skor tersine sonuçlanmazdı. Vahim olan durum da, hezimetin faturasını kesmek için kılçıkları ayırmaya çalışan yönetim kurulu dün kendi günahlarını örtpas edebilmenin biletini kesti. Sözüm ona yönetim kurulu, eğer kendine günah keçisi arıyorsa bunu oyuncuları tek tek cezalandırarak yapmamalı. Keza böyle bir hata yapıldıysa başta teknik ekip olmak üzere takımın hepsine ceza verilmelidir. Tabi kendileri rahat koltuklarını bırakamadıklarından cefasını bu renklere gönül verenler çekiyor. 
Bu günlerin hesabı da sorulacaktır elbet. Bu takımı bu hale düşünenler önce faturayı kendilerine çıkarmalıdırlar. Bu gidişattan camiada  hiç kimse memnun değil. 
Bence pek yararı olmayacak ama oyunculara kesilen cezalar, kaybedilen puanları geri getirmeyecektir. Dolayısıyla önümüzdeki her maç daha büyük engel teşkil etmektedir. 
Sporla kalın.