Senaryo, genel anlamda sinema ve tiyatro için üretilir..

“Görüntü ve sese dönüşecek bir düşüncenin, bir olayın yazıya dökülmüşü”dür..

Ama, artık günümüzde siyasette de sık sık kullanılır oldu..

Dikkat edin..

Seçim yaklaştıkça, “siyasi senaryo”lar “komplo” olacak şekilde artıyor..

Özellikle “sosyal medya” bu tür senaryolardan geçilmiyor..

Senaryolara genellikle “hayal ürünü” olarak bakılır..

Ama, kökeninde gerçeklere dayandırılacak bir noktası olmazsa kimse dinlemez, izlemez..

Bugün bunlardan bir-ikisini aktarmak istiyorum..

İnanıp-inanmamak size kalmış..

BİRİNCİ SENARYO

AK Parti'den 'aday adayı' olarak milletvekili olmaya hazırlanan Hakan Fidan, sürpriz bir şekilde MİT Müsteşarlığı'na geri döndü..

Ve gündemin bir numaralı malzemesi haline geldi..

Kimine göre, “çok iyi bir şey” yaptı..

Kimine göre, “Fidan milletvekilliğini engelleyen Cumhurbaşkanı’na çok kızdı, Erdoğan’ı bitirmek için düğmeye bastı”..

Sosyal medyada, “Fidan Erdoğan’ı bitirecek” yazıları dolaşıyor..

Milletvekilliğinin engellenmesi elbette birini kızdırabilir..

Ama..

Sadece Fidan’ın değil, (Mustafa Akaydın ve Devrim Kök’ü ayrı tutuyorum) hiç kimsenin bu kadar “nankör” olabileceğine ihtimal vermiyorum..

Bu yazılar bence sadece “kafa karıştırmaya yönelik” bir senaryo olabilir..

İKİNCİ SENARYO

“CHP’de önseçim yapılsa ne olur yapılmasa ne olur.. Önseçimi denetleyecek olan hakimlerle anlaşma sağlandı ve CHP’nin adayları şimdiden belli..”

Kim söylüyor bunları?

Ankara’da siyasetin içinde, siyasetçilerle iç içe olan bazı kişiler söylüyor..

İddia o ki..

CHP Genel Başkan Yardımcı olarak görev yapmış olan İstanbul milletvekili Bihlun Tamaylıgil ile halen Genel Başkan Yardımcısı olan Sezgin Tanrıkulu bunu net bir şekilde ifade etmişler..

“Milletvekilli adaylarını bizim dışımızda birilerinin belirlemesine fırsat verecek kadar aptal mıyız” demişler..

Hatta Genel Sekreter Gürsel Tekin, Devrim Kök’e “2. sıra adayımız sensin” diye söz bile vermiş..

Antalya’da ilk 4’ün sıralaması; “1- Deniz Baykal, 2- Devrim Kök, 3- Çetin Osman Budak, 4- Mustafa Akaydın” şeklinde olacakmış..

Bunlar, dilden dile “fısıltı” halinde dolaşmaya bırakılmış durumda..

“Lider sultası”nın hüküm sürdüğü, partilerin genel başkanlarının “diktatör” olduğu bir siyasi yapılanmada, adayların belirlenmesinin parti üyelerine bırakılması gerçekten de saçma gibi geliyor insana..

Ama..

Önseçimi denetleyecek olan hakimlerin, “aday sıralamasına göz yumması konusunda ikna edildiği” söylemine asla inanmıyorum..

Yakında söylenti iyice dillenebilir..

Bence, CHP’li hiçbir aday adayı bunlara itibar etmemelidir..

Bence bu da sadece “kafa karıştırmaya yönelik” bir senaryo olabilir..

Hep söylüyorum..

“Demokrasi bir ikna rejimi”dir..

Kimi seçmene vaadde bulunur, bununla ikna eder..

Kimi parasını kullanır ikna eder..

Kimi korkutarak, kimi kutular dağıtarak, kimi tehdit ederek ikna eder..

Seçmeni ikna edeceksin, oyunu alacaksın, iktidar ya da muhalefet olup gereğini yapacaksın..

Yukarıdaki senaryolar da, “seçmeni ikna etme yollarından biri”dir..

Kafaları bulandıracak, inançları sarsacak ve seçmeni istediği yere yönlendirecek girişimlerdir..

Peki, bu senaryolara inanan ve ikna olan çıkar mı?

Çıkar..

Özellikle, okuduklarını ve gördüklerini sentezlemeyen “takım tutar gibi parti tutanlar” bu senaryolara inanmaya hazırdır zaten..

Umarım, “bu senaryolara inanmaya hazır olanların sayısı” çok değildir..

Umarım..