Kısa adı KONSİAD.
Açılımı; Konyaaltı Sanayici İşadamları Derneği.
Ve KONSİAD’in düzenli olarak gerçekleştirdiği akşam toplantılarının sonuncusunda, KOSGEB Bölge Müdürü Kazım Akgün konuk edilmiş.
Gazetelerde çıkan tüm haberlere baktım, KOSGEB’in açılımını hiç birisinde bulamadım.
Akdeniz Manşet dahil.
Zira, geçilen basın bülteninde o açılım hiç ama hiç belirtilmemiş.
Yerel, hatta ulusal gazetelerin eklerini en elit tabakadan tutun da, Çarşamba pazarındaki seyyar satıcı dahi okuyor.
Peki açılımı yapılmayan KOSGEB’in ne anlama geldiğini veya hangi amaç ve gaye ile hizmet etmeye çalıştığını kaç kişi bilebilir?
KOSGEB’in (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı)
açılımını herkesin bilmesi mümkün mü?
Tabi ki değil.
“KOSGEB 1990 yılında 3624 Sayılı Kanun ile İmalat Sanayi İşletmelerinin ekonomideki yerlerinin geliştirilmesi amacıyla kurulmuş bir kamu kuruluşu” desek sanırım yeterli olur.
KONSİAD’ın yemeğine konuşmacı olarak katılan KOSGEB Bölge Müdürü Kazık Akgün gerekli bilgileri vermiş vermesine de, ben KODNSİAD başkanı İlhami Kaplan’ın söylediklerine takılı kaldım.
Kaplan, “STK’lar Kan emici” vurgulamasını yapmış.
Büyük söz.
Hem de çok.
Buna Meslek Odaları’ndan tutan da, Antalya’nın en büyük Sivil Toplum Kuruluşu (STK) konumundaki ATSO (Antalya Ticaret ve Sanayi Odası) dahil öyle mi?
Peki KONSİAD nedir?
Açılımının sonu, “Dernek” ile bitiyor.
Unutulmamalıdır ki, her dernek aynı zamanda bir Sivil Toplum Kuruluşu yani kısacası STK’dır.
Bu durumda o kan emicilerinin arasına KONSİAD da giriyor mu, girmiyor mu?
İlhami Kaplan o lafı ederken en azından, “Biz hariç” cümlesini kullanabilirdi.
Kullanmış olsaydı normal mi sayılırdı?
“Kendini beğenmiş” veya, “Megalomanlık yapmış” denir miydi, denmez miydi?
Aslında yok Kaplan ile bir birimizden farkımız.
Zira bir çok STK ile ilgili kendisiyle hakikaten aynı fikirdeyiz de, “STK’lar kan emici” sözü hakikaten büyük laf.
Misal 1: İlhami Kaplan demiş ki, “Bazıları var ki Antalya’nın omurgalarına sülük gibi yapıştı, bunlar tam kan emici. Artık yeter. Stadı yaptırmayız diyenler silkelensin, kendilerine gelsin.”
Haydi gel de bu yaklaşıma hak verme.
Batı Çevre Yolu’nun engellenmeye çalışmasına sert çıkmış İlhami Kaplan.
Konyaaltı Sahili’ndeki plajlara ailelerin gidemediğinden.,
“Ucube yıkıldı (Yüzme havuzu) ama ortada hala proje yok” tespitinden.
“Boğaçayı çöplük oldu” vurgulamasından da bahsediyor ya KONSİAD Başkanı İlhami Kaplan.
Söylediklerinin tamamında o kadar haklılık payları var ki, geriye bir tek, “Dünya kenti Antalya’yı yönetmek için ortaya çıkanlar yıllardır yan gelip yatmışlardır. Ve kente en küçük bir çivi dahi çakmamışlardır” demediği kalmış.
Peki.
Kaplan bir STK Başkanı olmamış olsaydı, tüm bu yaklaşımları sade bir vatandaş olarak yapabilir miydi, yapamaz mıydı?
Bence sonuncusu.
Ve sözlerinin sonuna şöyle bir ekleme yapmış sayın Kaplan:
“Ben makamımdan hoşnudum. Beni nereye bağlarlarsa bağlasınlar, mutlak suretle kentim adına maddi beklentim olmaksızın hizmet vermeye her zaman hazırım. Ben bir yere aday olursam, kendim çıkar açıklarım.”
İlhami Kaplan, “STK’lar kan emici” tespitini yapmış ya hani.
Ben de diyorum ki, “Siyaseti düşünüyorsan önce kan emicilik yapacaksın, sonra yalakalık.” Dikkat çekiyorum, “Siyaseti düşünüyorsan.!”
Düşünüyor mudur ki!..