Ankara'da doğdu. Yüksek öğrenimden sonra çalışma yaşamını pek çok ülkede sürdürdü. DTCF Tiyatro Enstitüsü'nde okudu. Fransa'da doktora çalışması yaptı. Basın Ataşeliğinde bulundu. Turizm Bakanlığı'nda Turizm Eğitim Genel Müdürlüğü Genel Müdür Başyardımcısı iken kendi isteğiyle emekli oldu. Aynı zamanda yazar ve gazetecilik de yaptı. Çağdaş Gazeteciler Derneği Akdeniz Şubesi üyesiydi. Gazeteci ve aynı zamanda onlarca kitabın yazarı.
Celal Hafifbilek ağabeyimizden bahsediyorum.
Celal Hafifbilek ağabeyimizi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Yavuz Özcan Parkı’ndaki işletmesinde tanıdım. Kendisiyle tanıştığımızda 80 yaşındaydı. 4 yıllık tanışıklığımız sürecinde, onun gibi kültürlü, ilerlemiş yaşına rağmen karşısındaki kişi büyük-küçük fark etmez insanlara saygılı ve konuşmalarını son derece mükemmel şekilde ayarlayan hakikaten takdire değer çok iyi bir masa arkadaşıydı.
Bir birimizle yıldızımız çabuk barıştı.
Mesai saatleri dışında uğradığım Yavuz Özcan Parkı’na her gidişimde Celal ağabeyim öncelikle giyimime bakar, “Bugün şıksın” veya, “Hayrola. Bugün neden paspalsın” gibi öz eleştirilerde bulunur, bazı yaşlı kurtlar gibi öyle kendisinden pek bahsetmez, hep ortama uyardı.
Park’a gidişlere ara verdiğimde, “Bizim Vedat nerelerde. Ne zamandır gözükmüyor” diye sorduğunu çok duydum.
Tabi ki bende Celal ağabeye olan ilgi ve alakamı hiçbir zaman kesmedim.
Yaşamı süresince başından 4 evlilik geçiren gazeteci üstadımız Celal Hafifbilek ağabeyimiz, son eşi Belarus’lu Natali.
Natali de ailenin bir parçası haline geliverdi.
Çok değil bundan 1-1.5 ay önce nikah törenleri sonrası aynı parkta yaptığımız kutlamanın şampanyasını ben açmış, kadehlerini de ellerimle doldurmuştum.
Celal ağabey ile ilgili o kadar çok anılar yaşadık ki, şuan içim içime sığmadığından mıdır ne, hiç birisi aklıma dahi gelmiyor.
Çünkü o artık aramızda yok.
Önceki gün sabah saatlerinde Gözde Gürer telefonla arayıp, “Celal ağabeyin durumu iyi değil. Doktorlar son saatleri dedi. Gel istersen seni severdi son kez de olsa bir gör” diye haber verdiğinde, hastaneye gidip-gitmeme konusunda epey bir tereddüt ettim.
Zira hakikaten o durumdaki insanlardan ciddi biçimde etkileniyor, psikolojim bozuluyordu. Ama Celal ağabeye olan yakınlığım, gitmeme olayının önüne geçti ve kendimi gitmek zorunda hissettiğimden kısa sürede yanındaydım.
Gerçeği söylemek gerekirse, hayatıma keşkeleri katmamak adına elimden geleni yaparım ama, bu kez başaramadım.
Keşke gitmeseydim.
Keşke gazetecilikte hakikaten duayen haline gelmiş, aynı masayı yıllarca paylaştığım ve gözümde üstadım olarak gördüğüm koca çınarın son anlarını görmeseydim.
Her insan oğlu için, “Ölüm hak.” Kabullensen de, kabullenmesen de doğanın kanunu. Ne var ki olumsuz yönde ciddi biçimde etkilendim.
Son anlarında benim yanında olduğumu hatırladı mı bilemiyorum ama, o son anlarını ben asla unutmayacağım.
Zaten unutabilmem elde değil.
Dolu dolu yaşadı Celal ağabeyim yaşamı.
Ve onun gibi birisi artık aramızda yok. Yavuz Özcan parkı’ndaki masamızda bir sandalyemiz eksildi.
Senin eksikliğini çok hissedeceğiz Celal ağabey.
Ömrünün son yıllarını geçirdiği Antalya’da hayata gözlerini yumdu. Cansız bedeni Ankara’ya gidiyor, orada toprağa verilecek.
Hepimizin başı sağolsun.
Ruhun şadolsun Celal ağabey.
Trend Haberler

Operasyon Anex Tour firmasına da sıçradı

Antalya otelciler kralı gözaltında! Turizmde kripto şoku

Antalya Büyükşehir’de hafriyat krizi: Müdür görevden alındı

Antalyaspor’da Erman Kılıç ve Veysel Sarı’ya PFDK’dan ağır fatura

Hafriyatçılar Büyükşehir’i çevirdi! Giriş çıkışları kapattılar

ANEX Tour’dan açıklama geldi