Türkiye’de bürokrasinin azaltılması ve işlemlerde kolaylık için birçok yönetmelikte değişiklik yapıldı.
Amaç vatandaş rahat etsin, zamanını boşa harcamasın. Buna parelel olarak milli servetin boşa harcanması da önlendi. Ancak değişikliklere, hatta genelgelere rağmen bazı kurumlarda sıkıntılar yaşanıyor.
Bugün size bizzat yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Okuyunca bürokrasinin halen ağır aksak yol aldığını göreceksiniz.
İşyeri için ikametgah almam gerekti. Daha önceleri nüfus müdürlükleri de ikametgah veriyordu. Ancak bu işlemi tamamen muhtarlıklara devredildiği yönünde bilgi aldım. Bu bilgiyi teyit için Antalya Nüfus Müdürlüğü’nün 2434567 nolu telefonunu çevirdim. Operatöre bağlanmak için bekledim. Cevap veren olmayınca telefon kapandı. Sonra bir daha denedim, yine kapandı. Bir daha, bir daha… Bu tam 9 kez sürdü. Sonunda kimse cevap vermeyince aramaktan vazgeçtim. Ha bu arada telefonu düşürmek için de epeyce bir uğraş verdim.
Sonuç olarak olan bize oldu. Hem işimiz görülmedi hem de telefon faturamız biraz daha kabardı.
Tabi bu sıkıntı bir tek nüfus müdürlüğüyle sınırlı değil. SGK’nın da bundan çok farkı yok. Bir işleminizi gerçekleştirmek için haftalarca, hatta aylarca beklemek zorunda kalabiliyorsunuz. Bunun canlı tanıklarındanım. Bir yakınım ne zaman emekli olabileceği konusunda yanılmıyorsam 4-5 ay önce SGK’ya dilekçeyle başvurdu. Antalya’daki yetkililer ilk sigorta giriş yeri olan İzmir’e yazı yazacaklarını ve cevabın da bir ay içinde geleceğini söyledi. Bir ay sonra yeniden kuruma giden tanıdığımıza İzmir’den yanıt gelmediğini aktardılar. Bir ay sonra yine aynı cevapla karşılaştı. Sonra bir daha. Dördüncü kez gittiğinde İzmir’de bir tanıdığını devreye sokması halinde beklenen evrakın daha erken getirtip getirtemeyeceğini sordu. “Tanıdığınızı devreye sokun” yanıtını alınınca İzmir’de tanıdık arandı. Bulundu ve durum kendisine aktarıldı. Sonrasında beklenen evrak aylar sonra nihayet Antalya’ya gelebildi.
Evet, sevgili okurlar. Bütün uyarılara rağmen bürokrasi engelini halen geçmekte zorlanıyoruz. Zamanımızın büyük bir bölümünü boşa harcıyoruz. Ne zaman bunun önüne geçilir bilen yok. Ancak bilinen bir gerçek var, o da vatandaşın çile çektiği.