Antalya denince akla ilk gelen masmavi denizidir.
Dillere destan denizi yüzünden her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin akınına uğruyor kent.
650 kilometre sahil bandına sahip olan Antalya, muhteşem plajları da birçok turizm ülkesini geride bırakıyor.
Özetle, Antalya’nın Antalya olmasındaki en büyük pay denize ait.
Peki biz denizimizi ne kadar koruyoruz?
Maalesef gerekli hassasiyeti göstermiyoruz.
Son zamanlardaki deniz kirliliği bize bunu apaçık gösteriyor.
Hava sıcaklıklarının tavan yaptığı son bir ay içinde 3 kez denize gitme şansım oldu.
İlk olarak soluğu Sarısu’da aldım. Piknik yaptıktan sonra denize girmek istedim. Ancak muhtemelen gemilerden atılan çöpler yüzünden geri adım attım. Bir duş aldıktan sonra güneşlendim, sonra da evin yolunu tuttum.
Bende denize ikinci kez girme isteği doğduğunda bu kez tercihimi Lara’dan yana kullandım. Sarısu’daki manzarayı görmeyeceğim umuduyla böyle bir tercihte bulundum. Ancak Sarısu’daki manzaranın aynısı Lara’da da mevcuttu. Çekine çekine denize girdim. Kısa süreli deniz keyfinde kulağıma su kaçtı. İlk olarak bunu önemsemedim. Bir iki gün sonra ağrılarım artınca hastanenin yolunu tuttum. Kirlilikten dolayı kulağım mikrop kapmış. Doktor öyle söyledi. Sonrasında bir ağrı kesici ve antibiyotik yazıp beni gönderdi. Olayın üzerinden iki hafta geçmesine rağmen rahatsızlığım tam anlamıyla geçmiş değil.
Önceki gün İstanbul’dan misafirlerim geldiği için üçüncü kez denize gitmek zorunda kaldım. Tercihimizi Konyaaltı’ndan yana kullandık. Beach Park’ta iki şezlong ve bir şemsiye kiraladıktan sonra soyunup denize doğru ilerledik. Bizi kıyıda kirlilik karşıladı! Gördüğümüz manzara bizi şok etti. Bunca yıldır Antalya’dayım ilk kez bu boyutta bir kirlilik gördüm desem abartmış olmam. Üstelik işletmecilerin para bastığı bir yerde yaşanıyor bu kirlilik. Denizden daha önce mikrop kaptığım için yüzmeme kararı aldım. Bir duş alıp şezlongda uzandım. Ancak küçük kızım izin vermedi uzanmama. “Denize girelim” diye tutturdu. Ne de olsa denize girmek için gelmişti. İstemeye istemeye girdik denize. Girmez olaydık. Akşam evde kızın ateşe çıktı. Ne yaptıysak indiremedik. Sonunda soluğu hastanede aldık. Doktor beyin söylediğine göre denizden mikrop kapmış. Birkaç ilaç yazdıktan sonra eve döndük.
Bu arada bizim gibi bir çok vatandaşın aynı şikayetlerden dolayı hastaneye başvurduğunu da öğrendik.
Tüm bunlar bize Antalya denizinin kirlendiğini gösteriyor. Yıllardır temizliğiyle övündüğümüz denizdeki bu kirliliğin önüne geçilmez ise yakın gelecekte çok daha büyük şikayetlerin baş göstereceğini söyleyebilirim. O yüzden konuyu bugünden gündeme getiriyorum. Dileğim ve umudum yetkililer bir an önce harekete geçip yaşanan bu kirliliğin önüne geçer. Değilse faturasını sadece bedenimizle değil maddi olarak da öderiz.
Trend Haberler

Ali Yılmaz’ın tüm mal varlığına el konuldu

Antalya’da EDS'lerin devreye gireceği tarih belli oldu

Meğer Narenciye’yi Karabulut almış!

Ali Yılmaz dahil 8 kişi cezaevine gönderildi

Antalya’nın köklü kuyumcusu sessizce kapandı: Gökhan Böcek yaktı ve kaçtı

Ali Yılmaz sessizliğini bozdu: ‘İş birliği olsaydı davalık olmazdım’