Söz üstadı halk ozanımız Neşet Ertaş’ın muhteşem bir şekilde dile getirdiği ve çoğumuzun belki de farkında olmadığımız bir gerçek var: Tatlı dil güler yüz.
 
Ne demişti büyük usta bizlere hatırlayalım.
 
“Tatlı dile güler yüze
Doyulur mu doyulur mu
Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu doyulur mu..”
 
Doyulmuyor be usta. Doyulmayacak. Dünya durdukça da doyamayacağız. Her şeyin sunileştiği, her şeyin makineleştiği, her şeyin doğallığını kaybettiği, her şeyin ama her şeyin tabiatına aykırı hareket ettiği şöyle bir zamanda ne kadar tatlı dili güler yüzü unuttuk.
 
İnsanların yüzünden tebessüm gitti yerini asık suratlara terk etti.
 
Halbuki güleryüz ve tatlı dil ne kadar önemli. İnsanların yüzü gülüyorsa, suratlarda tebessüm varsa bilin ki huzur ve emniyet vardır. Bir toplumun gelişmişlik seviyesinin miftahı, ölçüsü yüzlerdeki tebessümdür desek acaba çok mu abartmış sayılırız. Bence hayır.
 
Günümüz insanının belki de en çok ihtiyacı olan şey tatlı dil ve güler yüzdür. Bir yere girdiğinizde tebessüm ile hareket edin, tatlı dilinizle konuşun bakın farkı görecek ve hissedeceksiniz. İşleriniz daha çabuk görülecek ve daha az stresli olacaksınız.
 
Tatlı dilli ve güler yüzlü insanlardır etrafına huzur verenler. Bu kişilerin yanında olmanızın size nasıl huzur verdiğini göreceksiniz.
 
Güler yüzlü insanların olduğu yere huzur kendiliğinden gelir.