Demek ki “o kompleks kafa” hiç değişmiyor..
Bir göreve yeniden seçilemeyince ya da bir görevi bırakınca veya görevden alınınca bu kişilerin yaptığı ilk icraat, “belgeleri yok etmek”..
Antalya Büyükşehir eski Başkanı Mustafa Akaydın’ın “belgeleri yakma olayı”nı hatırlıyorsunuz sanırım..
Bilmem biliyor musunuz; bu Akaydın’ın, yeniden rektör seçilemeyince, görevi devretmeden önce aynı şekilde orada da bir sürü evrakı yok ettiği öne sürülüyor..
İşte bu tür davranışın son örneği de, “HSYK üyeliğine aday olan Adalet Akademisi Eğitim Dairesi eski Başkanı Ayşe Neşe Gül”..
Görevden alınınca..
“Adalet Akademisi’nin hafızası” niteliğindeki uygulama eğitim programını bilgisayardan silmiş..
Silinen şey; “hakim adaylarının hangi dersleri aldıkları, eğitim dönemi içinde bu derslerin ne kadarını gördükleri, daha görecekleri ne kadar konu olduğunu” içeriyor..
Amacı da; “yeni yönetimi zor durumda bırakmak” ve “bu işi beceremediler” mesajı vermek..
Hatırlayın..
Daha önce de Emniyet İstihbarat ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) görevden alınan yöneticilerin de bilgisayar kayıtlarını silerek görevi devrettikleri ortaya çıkmıştı..
Gördüğünüz gibi..
“Bu kafa”ların amacı “vatana-millete hizmet” falan değil..
“Biz yoksak, başkası da olmasın arkadaş” diyor hepsi..
CHP’li ve MHP’li yöneticiler de bu kişileri kollamaya çalışıyor..
Bunları yazmamın bir sebebi var..
Bazı kişilere çok kızıyorum..
Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu, Devrim Kök, Mustafa Akaydın, Ercan Erkan, Devlet Bahçeli, Osman Çetin gibi..
Hemen hepsinin tutum ve davranışlarını zaman zaman eleştiriyorum..
Meğer onlara boşuna kızıyor, boşuna eleştiriyormuşum..
-Şimdilik- hepsinden özür diliyorum..
Çünkü..
İdeolojiniz, siyasi görüşünüz ya da inancınız ne olursa olsun..
Yukarıda anlatmaya çalıştığım türdeki kişileri de onları koruyup-kollayanları da cesaretlendiren sizlersiniz..
Bilgi sahibi olmadan, araştırmadan, sırf “sizin gibi düşünmüyor” diye, “düşünceleri size uymayanların icraatlarını” kötülüyor ve reddediyorsunuz..
Yani..
Sırf “sizin gibi düşünüyor” diye, “düşünceleri size uyanların yalan-yanlış açıklamalarını ve davranışlarını” doğru buluyorsunuz..
Bu da yukarıda sözünü ettiğim “her şeyleri tepeden tırnağa yalan” olan kişileri pervasızlaştırıyor..
Tutamayacakları vaadlerde bulunuyorlar..
Söz verip yapmıyorlar..
Açıkça sizlerle dalgalarını geçiyorlar..
Ve siz –bunları göre göre- hala onların peşinden gidiyorsunuz..
Her gün daha da keskinleşerek giden bu durum karşısında, ben “onları” suçlayamıyorum bile..
Siz böyle olduğunuz sürece..
Yani..
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğunuz sürece..
Araştırmadan, “onların” söylediklerini doğru, karşı görüştekilerin söylediklerini-icraatlarını yanlış kabul ettiğiniz sürece..
Yeniden seçilemediği veya görevden alındığında bu devletin evraklarını-kayıtlarını yok edenleri korumaya çalışanları haklı gördüğünüz sürece..
“Tıpış tıpış” peşlerinden gittiğiniz sürece..
Ve böylece onları cesaretlendirdiğiniz sürece..
Birileri devletin evraklarını yok etmeye, birileri de bu yok edenleri kollamaya devam eder..
Bu ülkede “iyi gitmeyen şeyler” için, ben de “onları” değil sizleri suçlarım..
Unutmayın..
Her toplum hak ettiği şekilde yönetilir..
Önce bilgileneceksiniz..
Sonra iyi bir seçim yapacaksınız..
Ve asla körü körüne birilerinin peşinden gitmeyeceksiniz..
Bunları yapmaz, “klavye kahramanlığı” peşinde koşarsanız, “şikayet etmeye de şikayetçi olmaya da” hakkınız olmaz..
Birkaç gün sonra CHP’de bir “İl başkanlığı seçimi” var..
Ayrıca, çok önemli bir “genel seçim”in de arifesindeyiz..
Yazdıklarımı iyi bir düşünün bence..