Zaman zaman bu sütunları siz değerli okurlara açıyorum. Bugün yine öyle yapacağım. Bir okurumuz başından geçen acı bir olayı bizlerle paylaştı. Yaşanan acı olayın Antalya’da yaşayan herkesi yakından ilgilendirdiğini düşünüyorum. O nedenle okurumuzdan gelen maili sizlerle paylaşıyorum. Başta Vali olmak üzere Antalya’da söz sahibi olan herkesin konuya duyarlılık göstermesi dileğiyle.
Şifa Bey;
Yazılarınızı ve Antalya'ya olan duyarlılığınızı yıllardan beri takip etmekteyim. Ancak günün birinde size bu satırları yazmak aklımın köşesinden geçmezdi.
Yurdunu ve önemlisi yaşadığı şehri seven biri olarak yaşadığım olayları da anlatmaktan ayrıca hicap duyarak bu satırları yazmak zorunda kaldım.
Turizm deyince Antalya akla gelir. Her yıl milyonlarca kişi bu şehrin tarihi ve kültürel dokusunu görmek için adeta yarışır. Antalya bir Türkiye markasıdır.
Ancak son yıllarda yaşanan olaylar gerçekten bu şehrin imajını zedelemektedir.
Ben Kalekapısı civarında çalışan biriyim. Son bir kaç yıl içinde bu bölgede yaşadığım olaylar beni (ve inanıyorum binlerce turisti ve bu şehir insanını) çileden çıkartmıştır.
Keşke bir yetkili bu bölgede "tebdili kıyafet" denetlemeler yapsa. İnanın bir saat geçmeden bu yaşadıklarıma sonuna kadar hak verecektir.
Sokaklar Ortadoğu pazarları gibi hanutçu ve pazarlamacı kaynamakta, yolda yürüyen her turist, satıcılar ya da garsonlar tarafından sözlü, zaman zaman fiili tacize uğramaktadır. Yürüyüş yolları üzerinde kendi malları gibi masa sandalyeler koyup kullanan bu kişilerin, bu cesareti nereden aldıklarını aklım almamaktadır.
Bir çok işletmenin kaçak katlar çıkarak rant sağladığını ise görmemek körlüktür. Kışın çatı yazın teras olarak kullanılan mekanları kimse neden görmezden gelmektedir.
Yiyecek ve içecekler neredeyse sokakta imal edilip satılmaktadır. Üstelik kabarık, şişirilmiş adisyonlar ve hesaplar her gün başka bir turistin canını yakmakta ve kimse bu duruma müdahale etmemektedir.
Bu olaylar en sonunda benim canımı tehlikeye atacak hale bile geldi.
Kışın çatı yazın teras olarak kullanılan bir işletme kimseden bir izin almadan işyerimizin çatısını terasa dönüştürdü. Yağışlı günlerde ise işletmeme sızan yağmur suları işletmemi çok ağır maddi zarara uğrattı. Bu durumu işletme sahiplerine bildirmek için gittiğimde ise işletme çalışanları üzerime çullanıp beni öldüresiye dövdü. Kaburgalarımı kırdılar. Tek yaptığım "Çatıdan su geliyor bunu önleyin" dememiz oldu.
Yasalar, bu adli olaydan sonra elbet faillerine bir ceza verecektir. Ancak şehre ve turizme yapılan bu tecavüzlere dur diyecek sizin gibi bir kaç kişi daha vardır umuduyla saygılarımı sunarım.
Mustafa GÜMÜŞ