Öğle ya…
Her gün başkalarını mı eleştireceğiz.
Bugün de iğneyi kendimize batıralım.
Bilindiği üzere kamu kurumları, STK’lar, odalar, meslek örgütleri ve benzeri yerlerin büyük bir bölümünde basın departmanı yer alıyor.
Bu bölümde kurumun haberlerini yazıp basın kuruluşlarına servis etmek için görevliler var.
Görevlilerin birçoğu gün boyu hummalı bir çalışma yürütürken, kimileri ise haftada bir haber bile servis etmiyor.
En hareketli kurum kuşkusuz belediyelerdir.
Neredeyse başkanın, daire başkanlarının her ziyaretini, her çalışmasını haber yaparlar. Yani deyim yerindeyse görevlileri adım adım takip ederler.
Bu arkadaşları, meslektaşlarımı cani gönülden kutlarım.
Aldıkları parayı analarının ak sütü gibi hak ediyorlar.
Ancak yukarıda ifade ettiğim gibi fazla efor sarf etmeyen de var.
Sözünü ettiğim arkadaşlar çok nadir haber yapıp geçerler.
Tembelliğe alışmışlar.
Baştan savma iş yaparlar.
Haftada bir gönderdikleri tek habere dikkat etmezler.
Ne yazdıkları, ne ifade etmek istedikleri belli olmuyor.
Bazen aynı habere 2-3 kez düzeltme bile geçerler.
Haberi olabildiğince uzun tutup neredeyse her kelimeyi yazıya dökerler.
Uzun yazınca haberin tamamının gireceğini sanırlar.
Bu da aslında işe ne kadar yabancı olduğunun en güzel göstergesi.
Özetle, işlerini ciddiye almazlar, aldıkları parayı hak etmezler.
Bu arkadaşlardan ricam, uyarımı bir dikkate almalarıdır. Kesinlikle art niyetle yazmıyorum bu yazıyı. Tek düşüncem görevlerini hatırlatmaktır.
Basın danışmanı alan kurumların da dikkatli davranmasını rica ediyorum. İşindeki deneyimini, daha önce çalıştığı kurumları, verimliliğini, geçmişini araştırıp öyle karar versinler. İşi ehline teslim ettiklerinde değişimi göreceklerdir. Gördüklerinde de bana teşekkür edeceklerdir.