Eski adıyla Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı (DPY) olan PYBS (Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı ) için dün biz de yollara düştük.
Elin Sude hanım için öğretmeni Ali Kayahan müracaatta bulunup, “Sakın ola ki bir şansını denesin düşüncesiyle hareket ettiğimi sanmayın, ben Elin’e güveniyorum” gerekçesini bize de iletince, bir an düşünmedim değil.
Zira, benim ülkemde o kadar çok yoksul ama aynı zamanda zeki çocuklar var ki, ekonomik yetersizliklerinden dolayı ne yazık ki okumak yerine biran evvel ekmek parasını nasıl kazanabileceğinin çarelerini aramaktan başka ellerinden bir şey gelmiyor.
Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı kısaca PYBS olarak bilinen bu sınav Milli Eğitim Bakanlığı “MEB” tarafından düzenlenen ilkokul 5, 6, 7, ve 8. sınıfları ile birlikte, 9, 10, 11. sınıflar da bu sınava girebilmektedirler.
PYBS sınavında başarılı olan öğrenciler, yatılı okul okumak isteyen öğrenciler, yatılı okullarda okuyabilir veya başarı bursu almaya hak kazanırlar.
Her Türk vatandaşının bu sınava başvurma hakkı vardır. Önemli olan, söz konusu sınava girenleri, yani sap ile samanı ayırmaktır.
Yani hangi ailenin çocuğunun yatılı olarak parasız eğitim alacağını veya üniversite öğrenimine kadar başarı bursu alma durumunu.
Bunu da yapacak olan tabi ki ilgili bakanlık, dolayısıyla hükümettir.
Tabi ki sınavın belli bir kriteri, değerlendirmeleri, aile hatta şehir-köy okulları arasında da titizlikle değerlendirmeler yapılıyor.
Sınava girme kriterlerinin arasında;
Okul müdürünün veya müdür yardımcısının başkanlılığında okulda en az 2 kişiden kurulacak komisyon tarafından adayın başvuru için getirdiği beyan ve belgeler incelenecektir. İnceleme yapmayan okullar hakkında yasal işlem yapılacaktır” ibaresi yer almaktadır.
Peki ben nereye varmak istiyorum?
Dün sabah sınav için ailecek erkenden kalktık. İtinalı şekilde kahvaltımızı yaptık ve yola çıktık.
Elin Sude hanımın sınava gireceği okul Barbaros İlköğretim’di. Konyaaltı Caddesi istikametinden geçiyoruz, yol tek şeride düşmüş. Zira, yaz sezonuna girilmesine rağmen, kaldırım çalışmaları aylardır hala bitirilememiş.
Arabayı uygun bir yere park ettik, Elin Sude hanımı okula götürüp, sınava gireceği yeri öğrendikten sonra, hemen yan taraftaki çay bahçesinde beklemek üzere, oturduk.
Yoğun bir koşuşturmaca vardı.
Okulun giriş kapısı tam karşımızda olduğu için, gelen gidenleri görebiliyorduk.
Sınav saati yaklaştıkça gelenlerin yoğunluğu da ciddi biçimde artıyordu. Kapının tam önünde bir Jeep durdu.
Bugüne kadar başı açık, başı kapalı türünden asla yazı yazmadım. Hiç kimsenin tercihine karışmadım.
Benim ülkemde özgürlüğün bir numaralı savunucuları dahi başın kapatılmasını siyasi malzeme yaptılar.
Hatta gönlünce giyinenleri bile eleştirip, yerden yere vurdular ancak, ben kesinlikle bu tür şeylerin içerisine girmemeye özen gösterdim.
Çünkü kişi nasıl giyinirse giyinir. Dolayısıyla bana manasız gelmiştir de ondan.
Dedim ya, “Jeep durdu” diye.
Şoför kapısından uzun boylu, hakikaten şık giyimli başı kapalı bir bayan indi. Gelip arkada oturan çocuğunun kapısını açtı, arabasını elindeki uzaktan kumanda ile kilitleyip, çocuğunun da elinden tutup okula doğru götürdü.
Belli ki sınava gelmişlerdi.
O bayan belli bir süre sonra okuldan çıktı, arabasına bindi ve bulunduğu yerden ayrıldı.
Çok geçmedi..
Aynı kapı girişinde bu sefer lüks bir otomobil durdu. Kızım Dilan’a, “Araba ne marka bir bakar mısın” dedim, “Mercedes baba” demez mi?
Tek kapılı, spor, lüks bir Mercedes.
O da bayan ve o da şık giyimli ve başı da açık. Çocuğunu araçtan indirdi, okula yönlendirip, gelip bizim bulunduğumuz parka oturup, 2 saate yakın çocuğunu sınavdan çıkıncaya kadar yan tarafımızda oturdu.
Elindeki telefon IPhone. “2 saate yakın kulağından hiç indirmedi” desem abartmamış olurum.
Devletin parasız yatılı okullarında hangi imkanlara sahip aileler çocuklarını okutmaya çalışıyor anlayan var mı?
Peki ya, lise öğrenimi sonuna kadar devletten burs ihtiyacı peşinde koşanları tahmin edebilen?
Yazık.
Sınav bitti, Elin Sude yanımıza geldi. Annesi ve ablasının ilk sorduğu şey, “Nasıl geçti sınav” oldu.
Elin Sude’den gelen cevap;
“Çok iyi geçti. Fazla zorlanmadım.”
Kızıma sarıldım, “İsterse kötü geçsin babacım. Boş ver. İnşallah ihtiyaç sahipleri ailelerin çocukları sınavı senden daha iyi yapmışlardır” dedim ve kafasına bir buse kondurdum.
Evet.,
Benim o Jeepli ve Mercedes’li aileler kadar devletin bursuna ihtiyacım yok da ondan.