Fiyat istikrarsızlığı tarım sektörümüzün her kesiminde yaşanıyor, bu konu başlı başına ayrı bir konu. Yanlış anlaşılmasın ürünlerin satış fiyatından bahsediyorum. Maliyetlerde istikrarsızlık söz konusu değil. Enflasyon oranının üzerinde maliyet artışları var.

Domates üreticisi kazanamıyor, biber üreticisi kara kara düşünüyor, seraya dikilen fidelerde hastalıklar var gibi mevzular sadece çiftçileri ilgilendiriyor.

Sonuçta çiftçi de hep zarar etmek yerine yeni arayışlara başlıyor. Özellikle sahil bölgelerindeki çiftçiler serasındaki ya da bahçesindeki ürün desenini değiştirmeye yöneliyorlar.

Son yıllardaki muz serasının artması, mango üretiminin yaygınlaşmaya başlaması bunun örnekleri arasında. Gelecek analizi yapılmadan aronya, blueberry bahçelerine yatırımları da ekleyebiliriz.

Ayrıca ülkemizde meyve sebze üretiminde fiyat istikrarsızlıkları yeni türlere yatırımı, tür çeşitliliği sağlamayı hemen akla getirir ve teşvik için koca koca öneriler sunulur. Devletten destek istenir. Takiben online eğitimler, çalıştaylar, haberler vb. faaliyetlere karmaşası başlar. Bu ortamdakiler bireysel kazanç sağlamayı yeğlerken 3-5 sene sonrası ne olabilir sorusu unutulur.

Yeni yatırımlar için tarla ürünleri akla bile gelmez, bu koşullarda gelmesi de beklenmez. Buğday, arpa, mısır ve benzeri ürünlerde üretici kazanmayınca ne yapacak diye düşünmeyiz. Buğday ülkesi iken ithal edilir, ayçiçek yağı ithal edilir, zaman gelir patates ve soğan ithal edilir vs. devam eder.

Hatta güncel bir konudan örnek de yazalım, ekilmeyen tarlalar devlet marifetiyle kiraya verilecek diye Yönetmelik var, buğday ekilmeyen tarla kiralanınca yine buğday mı ekilecek diye soran yok. Sizce?

Akdeniz Bölgesindeki yeni meyve türlerine yönelmede serada muz üretimi başı çekti. Sonra bir de duyduk seralara mango dikilmeye başlamış.

Son yılların en popüler ve biraz daha gelecek vaat eden meyvesi olarak görünen avokado erken mi sinyal vermeye başladı, bilemedim. Üreticilerden ve satıcılarından edindiğim algı bu.

Şu aralar tropik meyvelerin fiyatlarının pek memnun etmediğini duymaya da başladık. Salı gün Alanya’da bir mango üreticisi öğrencim geldi. Ailesi zirai ilaç ve gübre bayiliği yapıyor. Yani tarımsal girdilerle ilgili ticareti var. Aynı zamanda muz üretimi de yapıyorlar.

Mangonun fiyatının şu sıralar düşük olduğunu, kg fiyatının 150 lira civarında olduğunu, en azından 2000 lira olması gerektiğini ifade etti. Fiyatın düşük olmasını da ithal mangoya bağladı.

Aynı durumunun avokado için de geçerli olduğunu, ithal avokadoların Türkiye’de üretilenler kadar kaliteli olmadığını, ithal avokadoların yerli üreticiyi zora soktuğunu ifade etti. Önerisi de ithalatta gümrük vergisinin arttırılması.

Türkiye’nin tarımsal faaliyetleri, üretici ifadesiyle “el yordamıyla” gidiyor. Mango şov, muz serası şov yapanlar ithalatı düşünmediler mi?

İthalattan para kazanan kesimleri ve hatta bunların ellerinin daha güçlü olduğunu hesaba katmadılar mı?

Demek ki neymiş: Yeni türlere, yatırımlara teşvik isterken gelecek yılların ve farklı sektörlerin etkilerini derinlemesine analiz ederek dikkate almalıyız. Üreticiler birkaç kişiye göre değil örgütlenerek karar vermeli.