İnsanlar olarak hepimiz insanca davranışlar sergilemeliyiz. Çünkü varlığımızın anlamı yalnızca akıl ve bilinçle değil, vicdan ve merhametle de ölçülür. Her gün yeni bir sınavla yüzleşirken en yalın ve en onurlu duruş; karşımızdakini anlamaya çalışmak, yargılamadan dinlemek ve ona zarar vermekten kaçınmaktır. Bizi insan yapan şey, gücümüz değil, bu gücü neye harcadığımızla alakalı bir durumdur.

Yapay değil gerçeklerle hayatımıza devam etmeliyiz. Maskelerin ardından konuşulan değil, kalpten söylenen sözlerle kurmalıyız ilişkilerimizi. Gerçekler bazen acıtıcı olsa da yalnızca onlar iyileştirir; çünkü yalanlar, sessiz bir çürüme gibi içten içe çökertir bizi. Samimiyet, insan kalabilmenin en zor ama en güzel ve en etkili yoludur.

Özgür bir yaşam isterken başkalarına hayatı zindan etmemeliyiz. Özgürlük, yalnızca kendi sınırlarımızı değil, başkalarının sınırlarını da tanımayı ve korumayı gerektirir. Kendi hayallerimizi yaşarken başkalarının umutlarını çiğnemek, özgürlük değil olsa olsa bencilliktir. Gerçek özgürlük, başkalarının da nefes alabileceği alanlar yaratmakla başlar zira.

Biz insanlara düşen insanca bir duruşu ömür boyu sürdürmek. Bu, büyük laflar etmekten çok, küçük iyiliklerde ısrar etmeyi elzem kılar. Yaşam boyunca değişen koşullara rağmen, özü bozulmayan bir kalp taşımaktır tüm mesele. Dünya hızla dönse de insanlığın ekseninden sapmamak gerekir. Çünkü sonunda insanlık için geriye kalan, yalnızca insan kalabilmişlerin hatırasıdır.