Son zamanlarda dünyanın dört bir yanından gelen elektrik kesintisi haberleri, modern yaşamın ne kadar kırılgan olduğunu yeniden gözler önüne seriyor. Avrupa’dan Güney Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya kadar pek çok ülke, farklı nedenlerle karanlığa gömülüyor. Kimisi sıcak hava dalgalarına, kimisi fırtınalara, kimisi de teknolojik altyapı yetersizliklerine yenik düşüyor. 

Artık kesintiler sadece gelişmekte olan ülkelerin değil, gelişmiş ülkelerin de sorunu. Aşırı sıcaklar, seller, kasırgalar enerji hatlarını zorluyor. Hatta gökyüzündeki hareketlilik bile bizi etkileyebiliyor. Bilim insanları, güneşte yaşanan hareketliliğin, elektrik sistemlerini devre dışı bırakabileceği uyarısında bulunuyor.

Türkiye tehlikenin ne kadar farkında?
Türkiye olarak Avrupa’nın enerji ağına bağlıyız. Bu iyi gibi görünse de, Avrupa’daki bir kriz, bizi de etkileyebilir. Geçtiğimiz günlerde Batı Avrupa'da yaşanan büyük çaplı bir kesinti, Türkiye'de endişe yarattı. Neyse ki şu ana kadar ciddi bir sorun yaşanmadı. Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, bu konudaki riskin farkında olduklarını şu sözlerle açıkladı:
“Şu anda bu sıkıntıdan Türkiye etkilenmedi, ancak bizi etkileyebilecek boyutta bir sıkıntı. Çünkü biz de Avrupa’nın sistemine bağlıyız.”
Bu açıklama, işin ciddiyetini ortaya koyuyor. Yani sınırlarımız ötesindeki bir sorun, anında bize de yansıyabilir.

Geçmişte bizim de karanlık günlerimiz oldu. Ülke genelinde hayatı durduran kesintiler yaşadık. Altyapı yetersizlikleri, artan enerji talebi ve doğal afetler, sistemimizi zaman zaman zorladı. Bugün daha güçlü bir altyapıya sahibiz, ancak bu yeterli değil.

Hazırlıklı olmak şart
Türkiye’nin enerji geleceği için artık daha ciddi adımlar atılması gerekiyor. Yenilenebilir kaynaklara daha fazla yatırım yapılmalı. Elektrik şebekesi modernize edilmeli. En önemlisi de, olası kesintilere karşı etkili acil durum planları hazırlanmalı.

Unutmamak gerekir ki elektrik sadece bir konfor değil, hayatın ta kendisi. Hazırlıklı olmazsak, bir anda karanlıkta kalabiliriz. Bu karanlık, sadece ışıkların sönmesi değil; üretimin durması, iletişimin kopması, hayatın sekteye uğraması demek.
Türkiye olarak bu fırtınalı süreçte sağlam durmak istiyorsak, bugünden harekete geçmeliyiz. Çünkü karanlık her zaman kapıda bekler. Önemli olan onunla ne zaman yüzleşeceğimiz değil, ne kadar hazır olduğumuzdur.
Aydınlık günler dilerim…