Geçmişte darbelerin başarı şansını arttıran çeşitli unsurlar vardı. Bu unsurların tümünün ortak noktalarının başında darbeye karşı toplumsal direniş ve tepkileri kırmaya yönelik olması geliyor. Bu yüzden de ‘darbe sevici’ler tarafından yapılan halkın darbelere karşı korkak ve teslimiyetçi bir yapıda olduğuna dair hatalı değerlendirmeler toplumu hiç tanımadıklarını gösteriyor. Tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi halkın 15 Temmuz işgal hareketine karşı direnişi tarihin yapraklarında gelecek nesillere aktarılacak önemli bir destan niteliği taşıyor.

Geçmiş darbe girişimlerinde toplumsal direnişi kıran unsurlara dönecek olursak bunların başında geç saatlerde gerçekleşmesi gelir ki insanlar darbe gerçekleştiğini evlerinde sabah erken saatlerde öğrendiği için sokağa çıkma yasağını kırarak bireysel olarak dışarı çıkma şansına sahip olamıyordu. Diğer önemli unsur ise televizyon yayınlarının sadece TRT’ye ait tek kanal tarafından yapılıyor olması idi. Televizyonda darbe girişiminin başarılı olduğuna dair propaganda yayını ile direnişin önüne geçilebiliyordu ve sağlıklı bilgilere ulaşılabilecek alternatif enformasyon kaynakları bulunmuyordu. Ayrıca İnternet ve benzeri iletişim teknolojilerinin bulunmayışı sebebiyle toplumsal hareketlerin organizasyonu oldukça zordu.

15 Temmuz işgal hareketi için erken saatlerde düğmeye basılması, Türksat’a yönelik saldırıların başarısız olması, TRT dışında yayın organlarına ve İnternet’e erişimin engellenememesi gibi sebepler toplumsal tepkilerin gecikmeden gösterilmesini sağlamıştı. Potansiyel darbe ihtimallerine karşı hazırlıklı olmak gerekliliği hususunun gündemden düşmediği günümüzde tartışılan hususlardan birisi de “muhtemel bir darbe girişimi sonucu iletişim ve bilgi alma kanallarının devre dışı bırakılması durumunda toplumsal birlikteliğin nasıl sağlanabileceği” sorusu.

Bu soruya cevap vermeden önce elbette elektrik gibi elzem enerji kaynaklarına erişim engeli olmadığını varsaymak gerekiyor. Bu yüzden de elektrik kesintisine karşı jeneratör, güneş enerjisi vb. alternatif enerji kaynaklarının önemini de vurgulamakta fayda var. Asıl sorumuza dönersek durumu iletişim ve enformasyon açılarından ayrı ayrı incelemek doğru olacaktır.

Enformasyon açısından Türksat merkezinin devre dışı kalıp İnternet ve televizyon kanallarına erişememe durumunda Türksat uydusu dışında alternatif uydulardan yararlanan motorlu bir uydu anteni ya da alternatif çanak antenlerin varlığı sayesinde Hotbird ve Eutelsat gibi diğer uydularda yer alan Türkçe ve diğer dillerde yayın yapan kanallar sağlıklı bilgiler edinebilmeyi kolaylaştırabilecektir. Ayrıca, eski tip analog radyolardan yararlanarak da çok sayıda yabancı radyo istasyonu bilgi kaynağı olarak değerlendirilebilir.

İletişim açısından ise İnternet ve telefonun çok fazla alternatifi bulunmuyor maalesef. Mevcut alternatifler arasında en ucuz ve kullanışlı olanı 80’lerde moda olan telsizler. Halen polis teşkilatı tarafından kullanılan telsizlerin menzili kısa olmakla birlikte lokal iletişim açısından ideal araçlar olarak düşünülebilir. 

Pahalı bir alternatif olan uydu telefonları ve İnternet sistemleri özellikle gazeteciler, sporcular ve avcılar tarafından tercih ediliyor. Ülkemizde de çeşitli firmalar tarafından sunulan bu hizmet kesintisiz iletişim ve İnternet erişimi açısından en sağlıklı alternatif olarak düşünülebilir.

Çok fazla bilinmeyen ama özellikle kısa menzilde etkili bir alternatif daha var. Araçlarda flash belleklerden müzik dinlemek için satılan küçük aparatlar mevcut. Bu aparatlar FM frekansı üzerinden araç radyo çalarına müziği aktararak çalışan basit bir düzenekten oluşuyor. Bu aygıt, çalışma prensibinden de anlayacağınız üzere aslında basit bir radyo vericisinden oluşuyor. Aygıta flash bellek yerine küçük bir mikrofon (telefon kulaklıkları da aynı görevi görüyor) takılması durumunda belirlemiş olduğunuz radyo frekansından yakın çevreye yayın yapılarak duyurmak istediğiniz bilgilerin iletilebilmesi mümkün.

Huzur dolu günler diliyorum!