Araya zaman girmiş olsa da bilgiler hafızalarınızda hala taze, biliyorum. Adım atmayı bekleyenin çukura düştüğünü görürüz. Boris Yeltsin ve Gorbaçov’un bütün yakın adamlarını ele geçiren KGB, tarihi bir kahramanlık öyküsünün de yanlışlıkla zeminini hazırlamıştı.

Ele geçirilemeyen Boris Yeltsin, tankların üzerine çıkarak “Halk Kahramanı” ilan edildiği o tarihi konuşmayı yapmıştır. Aradan yıllar geçtikten sonra dönemin ABD Başkanı Bush’un, CIA aracılığıyla Rus Büyükelçiliğini ve KGB’yi dinleyerek tüm bilgileri Boris Yeltsin’e ilettiği ortaya çıkıyordu. Bununla da yetinmediği ve kripto hatların kullanılmasını sağlayarak kesintisiz görüşme sağlattırdığı ortaya çıkacaktır.

Ne hikmetse bu enteresan gelişmelerden sonra SSCB yıkılır, bayrak değişir, aradan 9 ay geçer ve darbeye sebep olan herkes affedilerek serbest bırakılır. Bu da yetmezmiş gibi Rus Meclisinde kurulan “Darbe Araştırma Komisyonu” bir anda görevden el çektirilir.

Bu dönemde ise Rus halkı yeni politikacıları tanımaya başlayacaktır. O isimlerin ortak noktası ise Petersburg olacaktır. SSCB’nin dağılmasının ardından oluşturulacak anayasa görüşmeleri sırasında Anatoli Sobçak ismi oldukça ön plana çıkmaktaydı. Hatta öylesine hamleler yapıyordu ki Sobçak, Rusya Devlet Başkanlığı’nı açacak yollardaki stratejilerini bile çoktan hesaplamaya başlamıştı. Sobçak, sadece anayasa ve hukuk düzenlemelerinin, onu,  istediği ve hayalini kurduğu yerlere getirmeyeceğini biliyordu. Başarı hikayesi mi lazımdı? Yol Petersburg’a düşüyordu…

Sobçak 1991 yılında Sn. Petersburg Belediye Başkanlığına adaylığını koyarak kazanıyordu. Siyasi çevrelerde sık sık dile gelen yorum ise onun Rusya Devlet Başkanlığı için nokta atışı bir isim olduğuydu. Sobçak, göreve geldiğinde siyasi otoriteler tarafından pek bilinmeyen ancak KGB tarafından oldukça yakından tanınan bir isim yardımcısı olmuştu.

Doğu Almanya’dan yeni dönmüş, Soğuk Savaş’ın en önemli yıllarında cephede görev almış, sarışın ve CIA ajanlarını yakından tanıyan bir isim olan bu kişi eski KGB Albayı Vladimir Putin’den başkası değildir.

Siyasi ayağının ilk adımını Sn. Petersburg’da atan Putin, göreve ilk başladığında siyasi otoriteler tarafından pek bilinmese de KGB’de oldukça popüler bir isimdi. Sonrasında hem Rus halkının hem de dünyanın yakından tanıyacağı bir isim haline gelecektir.

1991 yılının sonlarına doğru gelinirken Kobçak, Belediye’de görev dağılım listelerini açıklar. Herkes henüz siyasete yeni adım atmış birinin Belediye’nin en stratejik konumunda olan Dış İlişkiler Departmanı’nın başına atanmış olmasını şaşkınlıkla karşılıyordu. Bu isim tabii ki Putin’di. Sobçak’ın KGB kliklerine ve militarizme bakış açısını bilen isimler Putin’i “Derin Devlet” yapılanmasında bir rol üstleneceğini ve yeteneklerinden faydalanmak için bu konumlara getirildiğini düşünmekteydi. Zaman ise insanları yanıltmayı bir kez daha başarabilecek miydi?

Şimdi sıradan bir belediye nasıl olur da bu denli önemli olarak anlatılır buyurun bir de ona değinelim. Sn. Petersburg Belediyesi’nin Dış İlişkiler Departmanı, özelleştirmelerin dağıtıldığı ve yeni oligarkların ortaya çıktığı furyada özelleştirme lisansının tescillendirildiği, aynı zamanda kumarhanelere lisans veren birimdir. İşte tam burada “Putin İmparatorluğu’nun” ilk adımları atılmıştır.

Biraz üşümenin vakti geldi. Sıkı giyinin bir sonraki yazımızda Rusya’nın kuzeyine yolculuğa çıkacağız. Bir göl, bakir bir zemin ve sessizlik… Putin döneminin çiçek açmaya başlayacağı günler. Bu hafta hikaye yarım kalmadı. İlmek ilmek işleniyor. Haftaya merakınızı diri tutun.

 

Merakınız, atacağınız adımların belirginleşmesine imkan tanır.

 

Kaynak: Rusya'nın Küresel Kuşatması: Derin Rusya (Mustafa Güldağı)