Gün geçmiyor ki motosiklet kazalarıyla ilgili içimiz parçalanmasın. Son zamanlarda maalesef bu kazaları sıkça duyar olduk.
Daha önceki gün Kepez'de 22 yaşında bir genç, Serik'te hastanede çalışan iki sağlık çalışanı, Alanya'da baba-kız hayatlarını kaybetti. Bunlar gibi yüzlerce örnek verilebilir.
Motosiklet kazalarında tanıdığı ölmeyen ya da engelli kalmayan kaç kişi var? Örneğin benim kızımın en yakın arkadaşı, komşum, dükkandaki kurye, köşedeki simitçi motosiklet kazalarında ölenler arasında.
Tanıdığım birkaç kişi engelli kaldı. Komşum aylarca yatakta tedavi gördü ve günlerce hastanede gelecek haberlere kulak kabarttık. Motosiklet kullanıp da hiç kaza yapmamış veya bir yerini kırmamış kaç kişi tanıyoruz? Otomobil kullanıp motosikletlerden şikayet etmeyen veya motosikletle kaza yapmamış olan var mı?
Motosikletlerin kimi kurye, kimi servis elemanı, kimi evine ekmek götürmek için binen polistir. Kimi işine, kimi evine daha kolay ulaşmak için biner motora; kimi de gezmeye tozmaya. Motor, sürücüsüyle bütünleşmiş bir ekmek teknesi veya bazen de en yakın dosttur. Motosikletler boşuna demir ata benzetilmezler, ona canımızı emanet ederiz. Peki bunca kaza neden oluyor? Aslında sorulması gereken bu. Maalesef arabaların fiyatlarının ve toplu taşıma ücretlerinin bu kadar artması, yaşanan nüfus artışıyla trafiğin de oranının yükselmesi en önemli sebepler. Ancak bu sebepler hala canımızı hiçe saydığımızı değiştirmiyor. Maalesef kurallara uymuyoruz. Antalya'da 458 bin 133 adet motosiklet trafiğe çıkıyor. Bu da kara araçlarının yüzde 43.7'sini kapsıyor. İstanbul'dan sonra en fazla motosiklet kullanımı Antalya'da. Bu kadar yüksek bir oranda en önemli çözümün eğitimden geçtiğine inanıyorum. Böylece hıza ve kask kullanımına dikkat etme, trafik kurallarına uyma gibi önlemler bu kazaların ciddi ölçüde azalmasını sağlayacak. Hız ve kural tanımazlık öldürür, lütfen en önemli şeyin canımız ve sağlığımız olduğunu unutmayalım.