Bizde mevzu çok.

Yaz yaz bitmez.

Hele ana tema spor ise, ne okuyan sıkılır ne de yazan bunalır....

Yaklaşık 4-5 yıl önce.

Kalemi elimize yeni almışız.

Heyecan, istek en az şuan ki kadar.

Gördüğünü yazıyorsun.

Takiyecilik yok.

Konuya hakimiyet ise hat safhada.

Tabi bu durumdan memnun olanlarda var olmayanlar da...

Yapılan yanlış transferleri ve kadroyu yüksek ses ile eleştiriyorum.

Rahatsızlık veriyorum transferleri yapanlara.

Eee bu durumdan rahatsız olan kişi sizce ne yapmalı?

Bizi yanına çekmeli ya da cephe almalı.

Bunlar ilk şıkkı karalıyorlar.

O güne kadar selamı sabahı zor veren kişiden, telefonun ucunda bir ses.

-Ahmet'cim.

-Buyrun hocam.

-Ne zamandır kulüp olarak aklımızdasın.

-Hayırdır hocam.

-Biliyorsun Beko liginde takımımız var. Senin gibi birini de alt yapıda basketbol antrenörü olarak görmek isteriz.

-Eeee benim diplomam yok hocam.

-Onlar kolay iş Ahmet. En fazla bir kursa gidersin. 15 günde çıkartırız.

Netice mi?

Merak etmeyin.

Teşekkür edip kapattım.

O telefonu açan ya da açtıranın kulübü getirdiği durum ortada.

Biz ise hala bulunduğunuz yerdeyiz.

Kısaca siz siz olun.

Dolduruşa gelmeyin.

Hele yola çıktığınız insanları yarı yolda bırakıp eleştirdiğiniz insanların yanında olmayın.

Nedenine gelince; Biz babadan böyle gördük.