İnsanoğlu’nun yapısında vardır, kendisi hakkında olumlu şeylerin söylenmesinden hoşnutluk duymak.
Tabi ki aynı zamanda yazılıp, çizilmesinden de.
Ama bu durum herkes için geçerli olmaya bilir. Tabi ki biz gazetecilerin her olaya yaklaşım biçimi de aynı olamaz.
Örnek mi?
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın son meclis toplantısında, “Kucağımıza sorunları yığdılar” demiş ve bazıları bunu aynen haber başlığı yapmış. Ve bu durumdan eminim ki Akaydın hoşnut olmuştur.
Ben bu söyleme farklı yaklaşma zihniyeti taşıyanlardanım.
Nasıl mı?
“Eh be başkan. 3 yıldır ağlamaktan göz pınarların kurumadı mı. Bu kent ağlamaklı başkana sahi olmaktan bıktı” derdim.
Peki benim bu yaklaşımımdan Mustafa Akaydın hoşnut olur mu?
İşte böyle bir şey.
Ve bir hoşnut veya hoşnut olmayan konu daha.
CHP İl Başkanı Özer Ülken, “Sahte CHP’liyi savcılığa şikayet ediyoruz” demiş. Dediği de bu başlıkla aynen verilmiş.
Ülken söz konusu açıklamasıyla ilgili gazetede yer alan haberden hoşnut mudur, hoşnut değil midir?
Bence birincisi.
Okuyunca, ağzı kulaklarına dahi varmıştır!.
“CHP içerisinde sahte CHP’li ne demek Allah aşkına” desek, Ülken’in hoşnut durumu taban yapar, “Yandaş ne olacak” der geçer.
Bu neyin yandaşlığı ki?
Hangi mantıktır ki, “Abdullah Kıldan gitsin, Gündoğmuş’ta siyaset yapsın. Antalya onun siyaset yapacağı yer olamaz” söylemi?
Acaba, “Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın her ne kadar CHP’den aday gösterilmiş ve başkanlığa seçilmiş olsa da, onun siyaset yapması gerektiği yer Çorum’dur mu” demeye getiriyor ki?
Bunlar gerçekten bir il başkanına yakışmayacak düzeyde açıklamalar.
Hem de çok çirkin.
Bu korku niye?
O koltuğa kendini yapıştırdın mı da, içindekileri dışa vuruyorsun?
“Sahte CHP’liler, Gündoğmuşlu CHP’li.”
Vay, vay, vay…
Tüm bu gelişmeleri CHP Kepez ve Konyaaltı hatta Aksu ve Döşemealtı ilçe örgütleri sessizce izlerken, nedense Muratpaşa ilçe başkanı Ercan Erkan da ortak oluveriyor.
Korku’nun ecele faydası olmuş mudur?
Ercan Erkan’ın dünkü açıklamasında bir sözü dikkatimi çekti.
“Sahte üye yapanlar ve olanlar tek tek savcılığa verilecek” diyor ve kendisine sorulan, “Siz mi vereceksiniz” sorusuna, “Hayır biz bu konuda il örgütümüzü görevlendirdik” cevabı veriyor.
Bir ilçe örgütü il yönetimine görev veriyor öyle mi?
Görev vermenin bir diğer anlamı, emretmek olsa gerek.
Hakikaten bu zihniyetler mi Antalya’da CHP yönetimini temsil ediyorlar?
İnanamıyorum.
Defalarca, “Antalya CHP kaynıyor” ve “CHP fokurdadı” başlıklarını kullandık.
Ne kadar da haklıymışız!.
Keşke haklı çıkmasaydık da, Antalya CHP’de bırakın kaynamayı, ılımanlık bile olmasaydı.
Hiç olmazsa partiye gönül verenler sahtekarlıkla suçlanmaz, suçu Gündoğmuş’ta doğmuş olan Abdullah Kıldan gibi 40 yıllık CHP’liler partiden dışlanmaya kalkılmazdı.


Gün çoktan battı!

Dün bu köşeden Dursun Gündoğdu’nun internet sitesinde yaptığı anket ile ilgili bir yorumda bulunmuştum. Kendisi hiç vakit geçirmeden cevap vermiş. Bizim Umut Özen söyleyince okudum. Dursun kendisini o kadar güzel tarif etmiş ki, inanın kendisini özetlemesine hayran kaldım. Usta gazetecilik farkı!.
Kendisine tek kelimelik bir sorum olacak.
Ben hiçbir zaman Menderes Türel’ci olduğumu gizlemedim ki. Hatta açıkça dile getirmeyi kendime görev saydım. Bir kez daha tekrarlıyorum şahsi olarak ben Türel’ciyim. “Türel’ciyim” demek tetikçilikse evet ben tetikçiyim.
Peki sen, “Bende Yıldıray Sapan’cıyım diyebilir misin?