Antalya gündemi bir süredir CHP’li eski Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın seçimin hemen ardından yaktırdığı evraklarla meşgul.

Akaydın’ın belediye atölyesinde imha ettirdiği evrakta hiçbir suç unsuru bulunmadığına ilişkin raporu İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın onayladığı ifade ediliyor.

Bu açıklamanın ardından Akaydın, “Artık hesap ortada. Özür bekliyorum” dedi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ise, “Konu Danıştay’da değerlendirme sürecinde. Karar kesinleşmeden bir açıklama yapmayı doğru bulmuyorum. Hukuki süreç tamamlandıktan sonra açıklama yapacağım” dedi.

Benzer bir açıklama da AK Parti Antalya Milletvekili Gökçen Özdoğan Enç’ten geldi. Enç, konuyla ilgili davanın halen Danıştay’da görüldüğünü belirterek söz konusu haberlerin yönlendirici ve hukuka aykırı olduğunu ifade etti.

Evrakların yakılmasından bir gün sonra yani 3 Nisan’da bakın ben ne yazmışım: “Bu olay uzun bir süre Türkiye gündemini meşgul edecek gibi. Bugün bir yorum yapmak istemiyorum. Gerçeklerin ortaya çıkmasını bekleyeceğim. Çıktıktan sonra ben de bir iki kelam edeceğim elbette.”

İşte o gün bugündür. Henüz olay tam anlamıyla ortaya çıkmamasına rağmen artık yazmak şart oldu.

Akaydın’ın özür beklemesi yersiz ve gereksiz. Zira AK Partililerin yaptığı son derece normal. Seçimi kaybetmiş birinin ‘Odayı temiz bırakmak istedim’ gibi basit bir gerekçeyle evrakları yakması kimseye inandırıcı gelmez, gelmedi de. Üstelik o dönemde seçim sonuçları henüz netleşmemişken.

Akaydın Hoca’nın yaptığı bu eylem nereden bakarsanız bakın şüphe yaratır, araştırılmasında kamuoyu adına yarar vardır. Akaydın’ın gerçekten kötü bir niyeti olmayabilir. Hatta aklanabilir. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi tüm bunlar özür gerektirecek bir durum değil. Şüpheli bir durumun araştırılmasını istemek kadar doğal ne olabilir. AK Partililer de bunu yaptı.

Evrakların yakıldığı ilk gün de kimseyi suçlamadım, bugün de suçlamıyorum. Ancak Boğaçayı Atölyesi’nde yakılan evraklara bir anlam veremiyorum. Doğal olarak da midemi bulandırıyor. Sahi o evraklar neden yakıldı? ‘Özür bekliyorum’ demek yerine buna tatmin edici bir cevap vermek daha doğru olmaz mı?