Önceki günkü, “Berbat bir hafta sonu” başlıklı yazımızda, cumartesi ve Pazar günlerini nasıl geride bıraktığımızdan bazı örnekler vermek istemiş, milletin ağzını büzebilmemizin mümkün olmadığından dolayı da, piknik alanlarda dahi birilerin neler konuştuğuna dikkat çekmeye çalışmıştık.
Bu çalışışımızda, Muratpaşa Belediyesi ile ilgili bilgiler sıralayan muhteremimizin, “Muratpaşa Belediyesi özel kalem bütçesi kapsamında alınan mallara ve karşılığında kesilen faturalara lütfen ince ayar yapılarak bakılsın ne demek istediğim anlaşılacaktır. Azıcık tio mu? Aynı ürüne 2 fatura söz konusu mu değil mi bakılsın ortaya çıkar” cümlesiyle giriş yapmış ve devamını getirmiştik.
İtiraf ediyorum ben burada bir şeyi atlamışım.
Hem de, hayatımın hatasını yaparak.
Öncelikle Muratpaşa Belediyesi Özel Kalem Müdürü’nün Deniz Demirel olduğunu biran olsun aklımıza getirmemişiz. Ben hala onun kültür müdürlüğünde görev yaptığını sanıyordum. Ama aynı zamanda Özel Kalem sorumluluğunu da yapıyormuş. Bu da bizim eksikliğimiz.
Getirsek ne olacaktı?
İnanın çok şey..
Zira Deniz Demirel, 20 yılı aşan kamu görevi icrasında ismi şaibeye asla ve asla karışmayan, işini hep düzgün yapmasıyla bilinip, takdir edilen birisi olduğunu çok iyi bilenlerdenim.
Hoş.,
Kendisiyle tanışıklığımız çok eskiye dayanır ve Yeni İleri’li dönemimizde kavga ile başladığı da bir gerçektir ancak, zamanla tanıdığımda bende hep örnek insan portresi haline gelmiştir. Ve, “Bir ürünü, çift fatura” söyleminde kendisine çok büyük haksızlık yaptığımı tüm açık gönüllüğümle itiraf etmeyi kendisine bir borç biliyorum.
Çünkü onun bulunduğu bir yerde böyle bir şeyin bırakın söz konusu olmasını, teklif bile edilemeyeceği gerçeğini beynime yerleştirenlerdenim de ondan.
Benim bunları yazmama bile ihtiyacı olduğuna asla inanmadığım, Deniz Demirel hanımı ne zaman, nerede olursa olsun kendisini görsem, “Abla” diye hitap etmemden dolayı, yapmamam gereken bir şeyi yaptığım için kendisinden özrü bir borç biliyorum.
Kim demiş gazeteci hata yapmaz diye?
Önemli olan hatayı erken kabullenebilmektir. Burundan kıl aldırmamak değil.
Nihayetinde, üstadımız Emin Çölaşan’ın da dediği gibi, önce insanız, sonra gazeteci.
Aynı yazıdaki diğer söylemler ile ilgili yaprak bile kımıldamadı.
Belki de, “İt ürür, kervan yürür” zihniyetindendir!..
Ama unutulmamalı ki, yanlış hesap eninde sonunda Bağdat’tan dönmüştür.
Yıllardır her türlü olayın baş gösterdiği Muratpaşa Belediyesi’nde yazılmadık, çizilmedik şeyler kalmıyor.
Operasyonların, gözaltına alınmaların, tutuklanmaların ardı arkası kesilmiyor ama, nedense birileri sütten çıkmış ak kaşık konumunda duruyor.
Tek kelimelik de olsa her hangi bir cevapları bulunmuyor.
Ama nasıl olsa yeri ve zamanı geldiğinde verilecek cevapları mutlaka olacaktır.
Peki ya zaman çok geç olduğunda verilirse o cevaplar?
Orası da bizi ilgilendirecek değil ya.
Minareyi çalan, nasılsa kılıfını çoktan hazırlamıştır.
Not: Muratpaşa Belediyespor Bayan Hentbol takımındaki 5 sırt numaralı oyuncusu için o kadar çok övgüler aldım ki, bugüne kadar bir kez olsun maçlarını izlemeye gidemeyip, o oyuncuyu seyredip bilgi sahibi olamadığımdan dolayı bu eksikliğimi de ikinci itiraf olarak belirtmek istiyorum.
En kısa sürede gazetecilik görevini yerine getirebilmek adına yapmam gerekeni yapacak, edindiğim bilgileri ve gözlemleri aynen aktaracağım.