Bugün Antalya merkezinde şöyle bir şehir içi turu atalım mı?
Gelin atalım.
Tabi zamanı bol, sinir yapısı sağlam, araç kullanırken tez canlılık yapısı yoksa.
Hoş.
Araç kullanmaya da gerek yok. Eski otogar tarafından başlayalım yürümeye. Muratpaşa Camii’nin yanından geçip, Hasan Subaşı Caddesi’nden valiliğe doğru inelim.
Öncelikle Muratpaşa Camii’nin güneyi, yani Hasan Subaşı Caddesi’ne giden yol güzergahından tek araçlık geçme yolunu bulabilirsen şanslısın.
Pardon ya.
Yürüyorduk değil mi?
Milli Egemenlik Caddesi tarafına özellikle Cuma günleri sakın geçmeyin, ne kadar sakin olursanız olun, sinirleriniz zıplar, hatta tavan yapar.
Valilik tarafına geldiniz mi. Ne şekilde gelebildiğinizi tahmin edebiliyorum. Zira, trafik polislerinin en fazla cirit attığı Hasan Subaşı Caddesi güzergahının hem sağ, hem de sol tarafı araç parklarıyla dolu.
Sanırsınız ki bu memlekette hiç ama hiç trafik polisi yok. Ya da o polisler siestada.
Dönün sağa, yani Güllük Caddesi tarafına. Katlı Otoparkın önünden, Büyük Postane yönüne. Güllük Caddesi’ne şöyle bir göz atın.
Koca cadde baştan sona sağlı-sollu araçlarla dolu.
Yok, yok, yook.
Araçlar gitme değil, gitmeme çabasında. Yol güzergahı park etmiş araçlarla sıra halinde.
Dedikya katlı otoparkın yanından geçin” diye, bir de o otoparkın içerisindeki araç sayısına bakın.
Bomboş.
Büyük Postane’nin önünden sola, yani Cumhuriyet Meydanı’na doğru yönelin. Bunu yaparken de, sağa, Konyaaltı Caddesi’ne doğru bakın.
Yürürken değil ama ha. Kırmızı ışıkta dururken bunu yapın ki, önünüzdeki araca çarpmayın.
Sadece önünüzdeki araç olmayabilir, yan tarafınızda park etmiş araca da dokundurabilirsiniz, benden uyarması.
Konyaaltı Caddesi, diğer yerlerden farklı mı?
Sıra, sıra arabalar.
Cumhuriyet Meydanı tarafına döndünüz mü? Yıkılacak mı, güçlendirilecek mi belli olmayan bu nedenle mezbelelik haline gelen Özel İdare binasının önünde ne görüyorsunuz?
Eskiden O Özel İdare Binası’nın giriş katında bizim Gazeteciler Cemiyeti Lokali vardı. Aracımızı 2 dakikalığına yol kenarına park edip, evrak verip hemen döneceğiz ama, park cebi olmasına rağmen trafik polisi basardı cezayı. Üstelik aracımızın önünde içişleri bakanlığının verdiği trafik plakasına rağmen.
Şimdi resmen ücretsiz park haline dönüştürülmüş.
Antalya’nın ana-baba-dede-nine fark etmiyor, her caddesi, sokağı, mahallesi otopark arkadaş.
İşin mi var. İşinin olduğu iş merkezi veya esnaf dükkanının önü asla fark etmiyor. Çek sağa, dur. El frenini çek. Kontağı kapat. Çık, işini gör, gel arabana atla, git keyif yap.
Emin olun Ulusoy Bulvarı, 100. Yıl Caddesi ve Atatürk Caddeleri bunlardan farksız değil.
Peki neden?
Antalya’da trafik polisi mi yok da görüntüler böyle?
Var olmasına var da, cadde üzerlerinde de o görevlilerden misli misli park halinde araç var.
Bir de derler ki, “Her trafik polisine yıl başlarında belli bir ceza kesme limiti verirler., O limiti dolduramayan, trafik şubesinde görev alamaz.”
Laf salatalığı.
Ben trafik polisi olacağım. Yeminlerimle günde 5 koçan ceza kesme makbuzu bana yeterse, o polislik mesleğini bırakıp, silahımı da şube müdürüme teslim etmezsem gazeteci olayım.
Maliye bakanlığından madalya vermezlerle ayırım var demektir!.
Bunlar düzmece örneklemeler değil arkadaş. Antalya Cadde ve sokakları araçların gelişi güzel park güzergahları haline getirilmiş ama kimsenin umurunda bile değil. Her geçtiğimiz gün de o parka etme sayıları artıyor.
Umurunuzda mı?
Çıkın yahu. Çıkın Muratpaşa Camii’nden Hasan Subaşı Caddesi, Katlı otopark güzergahı derken, dönen Büyük Postane tarafına. Bakın yolların kenarı ne halde?
Körseniz ben ne desem boş.
Trend Haberler

Antalya’ya iki yeni otel daha geliyor: ÇED süreci başlatıldı

Antalya'da yarın hava nasıl olacak? 1 Ağustos Cuma

Büyükşehir’de soruşturma genişliyor: Bir müdür daha gözaltına alındı

Cansel Çevikol istifa etti

Adaylığını duyurdu: Emrah Yurtlak CHP Kepez’de değişim için sahada!

Kepez Belediyesi’nde şok istifa!