Türkiye’nin nüfus bakımından en büyük 5. şehrinden söz ediyoruz.  Ve bazı sektörlerde katma değer üretimi açısından birinci şehir, örneğin turizm ve tarım. 600 bin kilometre büyüklüğünde bu şehirde 2 milyonun üzerinde insan yaşıyor. Türkiye’nin göç alan en büyük şehirlerinin başında geliyor. Hatta son yıllarda nüfusa oranı bakımından bu anlamda İstanbul’u bile solladık! Bunun sebeplerine de bakmak gerekiyor. Peki kısaca çerçevesini çizdiğimiz bu şehrin sosyo-politik fotoğrafı nicedir ve an itibariyle bize nasıl görünüyor, muhtasar bir analiz yapmak istiyorum.

Şehrin rengi “seküler”

Baştan belirtmek isterim ki Antalya “seküler” bir sosyolojiye sahip. Bu anlamda tipik Toros-Ege coğrafyasının bütün özelliklerini taşıyor. Çok fazla göç alıyor olmasına karşın bu tablo böyle. Dolayısıyla Antalya’da siyaset dili de ağırlıklı olarak seküler kavramlar üzerinden inşa ediliyor ve edilmek durumunda. Sosyolojiye uygun olmayan bir siyaset dilinin karşılık bulması çok zor çünkü.

Ak Parti’de M. Türel etkisi

Peki çok kısa olarak özetlemeye çalıştığım bu sosyolojik fotoğrafın siyasi arenaya yansıması nasıl? Şimdi de kısaca ve somutlaştırarak işin bu kısmına bakalım. İzninizle Ak Parti ile başlamak istiyorum. Ak Parti 2002 seçimlerinde Antalya genelinde %21 oy alarak ikinci parti olmasına karşın, 2004 seçimlerinde ve üstelik merkezdeki CHP gücüne rağmen, Büyükşehir Belediyesi’ni kazanabildi. Ve aynı başarıyı 2014 seçimlerinde tekrar gösterebildi. Bu başarı için elbette bazı argümanlar seslendirilebilir, ama Antalya’da Ak Parti’nin başarılı olabilmesindeki en büyük pay, hiç kuşkusuz Menderes Türel. Gerek Antalya’nın meselelerine hakim olması ve gerekse bu coğrafyanın sosyolojisine uygun bir yaşam hikayesi, onu bu anlamda farklı kılıyor. Açıkçası Antalya coğrafyası Ak Parti açısından zor bir bölge. Geleneksel Ak Parti seçmeninin oylarıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kazanılması her geçen gün zorlaşıyor. Ak Parti başka sosyo-politik ve sosyo-kültürel çevrelere de hitap etmek, ulaşmak zorunda ve bu anlamda elindeki en güçlü koz Menderes Türel.

CHP; “doğal olarak” avantajlı

CHP özelinden baktığımızda ise görünen şudur; Antalya, CHP’nin en kolay siyaset yaptığı, yapabildiği şehirlerin başında geliyor. “İdeolojik oy” kullanan bir seçmen tabanı var ve şartsız-koşulsuz partisini destekliyor.  Antalya’nın göç alan bir şehir olduğunu söylemiştik ve bu nüfusun önemli kısmı Orta Anadolu şehirlerinden. Orta Anadolu’daki muhafazakar ortamdan uzaklaşmak isteyen insanların aklına ilk gelen şehirlerden birisi Antalya ve bu nedenle gelenlerin siyasi tercihleri büyük oranda CHP oluyor. Burada CHP politikalarının başarısından söz etmiyoruz, zaten bu kategorideki seçmenin böyle bir arayışı yok, yaşam biçimine ve inançlarına sahip çıkmak adına CHP’yi “otomatikman” tercih ediyor. Kısacası, Antalya’ya sosyo-politik zaviyeden baktığımızda, CHP her seçimde başa güreşmeye aday bir siyasi partidir. Yani örneğin Ak Parti sürekli ve çok çalışarak oy oranını korurken, CHP hiç çalışmadan bile oy oranını koruyabiliyor.

Milliyetçi seçmen tavrı

2015 seçimlerinde MHP %20-22 bandında oy almış ve genel Türkiye ortalamasının üstüne çıkmış. Demek ki Antalya’da %20 civarında bir milliyetçi oy tabanı var, çok önemli bir oran. Ama şimdi sahneye aynı tabana seslenen bir siyasi yapı olarak İYİ Parti çıktı ve bu pastanın nasıl dağılacağını bilmiyoruz. Burada belki bize geçen yılın Nisan ayında yapılan Başkanlık referandumu sonuçları ışık tutabilir. MHP’nin de “evet” bloğunda yer aldığı Antalya’da  “hayır” oranı %59 olarak tezahür etti ve bu da demek oluyor ki, MHP oylarının %80’i “hayır” bloğu içinde kaldı. Ve şu halde İYİ Parti’nin Antalya’daki oy oranının %15-17 arasında olduğunu söylesek, sanırım abartmış olmayız.

Yukarıdaki muhtasar analizin ana fikri şudur; seçimin kaderini coğrafya belirler ve önümüzdeki yerel seçimler herkes için çok sert ve zor geçer, nokta.